Pages

15 Haziran 2011 Çarşamba

"Serenad" ve "Bayılmışım,Kendime Geldiğimde 40 Yaşındaydım"...

Tatile 2 kitapla gitmiştim. Biri daha ağır olduğunu düşündüğüm Serenad, diğeri de okurken, daha eğlenceli zaman geçireceğimi düşündüğüm "Bayılmışım, Kendime Geldiğimde 40 Yaşındaydım"

İlk olarak Zülfü Livaneli tarafından kaleme alınan Serenad'ı okumaya başladım.



Serenad, öyle bir kitapmış ki, bir kere başladınız mı bir daha bırakamıyorsunuz. 2 dakikayı fırsat bilip, her boşlukta okumaya çalışıyorsunuz. Gözünüzden uyku akarken bile, bir sonraki sayfayı merak edip uyuyamıyorsunuz. 
Kitapta, alınan çeşitli kararlar sonucu, acı çeken halklardan bahsediliyor. Din, dil, ırk ayırd etmeden, herkesin çektiği acılara dokunulmuş, herkesin hikayesi anlatılmış ve ortak bir paydada buluşulmuş;çeşitli dönemlerde, çeşitli nedenlerden dolayı insanlar acılar yaşamış...Kim olduğu,nereden geldiği, nerede yaşadığı önemli değil,acı çeken hep "insan" olmuş...
Anlatılması zor olan bu konular, o kadar güzel bir dille anlatılmış ki,okurken kendinizi, bildiklerinizi, bakış açınızı sorguluyorsunuz...
Ben böyle bir kitapla karşılaşacağımı, bu kadar etkileneceğimi, okuduktan sonra yaşadığım çoğu şeyi yıkıp tekrar inşaa edeceğimi bilmiyordum... Okudum, beğendim, çok beğendim, gönlüme yazdım...



Gelelim, tatilde okuduğum 2. kitaba; Şebmen Aybar tarafından kaleme alınan kitaba; "Bayılmışım, kendime geldiğimde 40 yaşındaydım..."


Aslında, bu tip eğlenceli, kolay vakit geçirten kitapları severim. Yoğun çalıştığım, duygusal yükü fazla olan bir iş yaptığım için, bu tip kitapların kafamı dağıtmasını,bu kitaplarla kendimi unutmayı seviyorum... Ancak, bu kitabın bir şanssızlığı oldu bence... Bu kitabı Serenad'ın hemen ardından okumasaydım beğenebilirdim. Aslında hiç beğenmedim demek de istemiyorum, okudum bir şekilde ama 2. kitap olma şanssızlığından ve zamanlama hatasından kurtulamadı. Bir kere, günlük hayatın sıkıntılarının, erkek-kadın ilişkilerinin sorgulandığı bir kitap olmuş. Ama hayatı biraz depresif açıdan ele almış, açıkcası okurken ruhum sıkıldı. Sanki zorlama,sırf yazılmış olsun diye yazılmış bir kitap olmuş...Evet kitabın sonunda düzlüğe çıkış, azim vs anlatılıyor, hayattaki isteklerin, beklentilerin önemine değiniliyor ama yine de birşeyler eksik. Bu kitabın ruhu yokmuş gibi geldi bana...Aranızda bu kitabı okuyan var mı bilmiyorum. Eğer varsa, yorumlarınızı çok merak ediyorum doğrusu...

Herşeye rağmen, bu kitaplarla yolum kesişti ve paylaşmak istedim :)
Dediğim gibi okuyanların yorumlarını çok merak ediyorum. Paylaşırsanız sevinirim...

Herkese iyi çalışmalar ;)



4 yorum:

Hande dedi ki...

Serenad ile ilgili güzel yorumlar okumuştum, ama tatlım sen o kadar okadar güzel bahsetmişsinki okunacaklar listesinde öne çıktı. İlk fırsatta okuyacağım :)

Chilek dedi ki...

Evde hala kapağını çeviremedim, sanırım zamanı değil hala ama okunacaklar listemde ve aklımda. Senden de bu yorum geldikten sonra ilk sıralara yerleşti bile;)

Meyra dedi ki...

Ahhh Serenad ahhh,Nadia, Max ve diğerleri..hala kulağımda sanki çok bildiğim o beste kafamda canlandırdığım melodiler ve yıkılmış hayatlar...canım ben bu kitabı resmen ağlayarak ve binbir surat mimiklerle okudum:))bir elimde pc hem araştırdım hem öğrendim hemde keyifli vakit geçirdim..Son zamanlar okuduğum en muhteşem kitaptır,üzerine koca bir post yapmak isterken kısacık tutmuştum:))

Unknown dedi ki...

Benim şuan elimde kitap son 20 sayfam kaldı tatlım ve çok beğendim senin gibi üzüldüm düşündüm bittiğinde ben de yazıcam bloga ilk fırsatta yogunluk var beni bekleyen istanbul var bakalım:) sevgiler canım

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...