Pages

30 Kasım 2011 Çarşamba

Masa Düzenlemeyi Seviyorum :)

Beni bilenler bilir, kışın eve misafir davet edip, onlar için güzel yemekler yapmak ve onlar için şık bir masa hazırlamak benim en büyük eğlencemdir. Günler öncesinden neler hazırlayacağımı, masa düzenlemem için hangi rengi kullanacağımı hep kafamda önceden planlarım :)
Geçtiğimiz cuma akşamı çok sevdiğimiz dostlarımız Serkan ve Nilçin çifti bize yemeğe davetliydiler. Onlar için yapımı kolay ama lezzeti yiyecekler hazırlamaya çalıştım :)




Yemekte başlangıç olarak sosisli börek, kabaklı meze, börülce piyazı, başak salatası (bir çeşit buğday ile yapılan salata), ana yemek olarak da cornflakesli tavuk ve kremalı gnocchi vardı...
Renk olarak da siyah beyaz bir masa hazırladım. İşin aslı, siyah peçetelerimi Zara Home'dan yeni almıştım, ilk heves hemen onları kullanmak istedim :)) (Şşşhh aramızda :P)




Benim için çook keyifli bir geceydi :)
Tabii tavuğu biraz erken fırına atmayıp, ılık olarak servis etmeseydim daha iyi olacaktı ama tavuğu özel olarak isteyen Serkan'a göre tavukta hiçbir sorun yokmuş :) Eh O'na güvenip tavuğun lezzetli olduğunu düşünmek istiyorum, işime geliyor, ne yalan söyliyeyim :))

Bu arada Serkanların tatlı olarak getirdiği özel yılbaşı keki için ayrı bir post yapacağım...
Mutlaka sizlerle paylaşmam lazım ;)


Mutluluk zaten nedir ki, birkaç dostun yanyana sohbeti değil midir?
Bol sohbetler, bol hoş sohbetli masalarımız olsun :))



29 Kasım 2011 Salı

Bir Yuva Bulabilir Miyiz?

Duyarlı blogger arkadaşım sitelerine sığınan bir köpek ile ilgili bir post yapmış...
Ellerine sağlık, çok da iyi yapmış...



Bu tatlı köpekçik yuva arıyor... Şimdilik oraya sığınmış ama insanları özellikle de hayvan sevmeyenleri bilirsiniz...Daha ne kadar orada barınabilecek belli değil. Bebecik henüz küçük ama büyüyecek; bekçilik yapabilir, evinizi dükkanınızı koruyabilir, sizinle birlikte yaşayabilir...
Gözünüz kulağınız açık olsun olur mu? Hatta çevrenize yayarsanız, çevrenize duyurursanız ne kadar iyi olur...Belki bir yuva buluruz bu bebişe?

İşte bütün detaylar ve iletişim bilgileri burada buyrun bakın;
http://puck-robin.blogspot.com/2011/11/yine-yuva-hep-yuva.html

28 Kasım 2011 Pazartesi

Şampiyona uğruna diri diri ölüyorlar...

Haftanın başında, pazartesi sabah ile böyle bir post yapmak istemezdim ama acele etmemiz gerektiğini düşündüm ve bu postu hazırladım...Birazdan okuyacağınız yazıya inanmak istemeyecek hatta inanamayacaksınız. İşte insanın neler yapabileceği...Bunun bir ucu da yok sanırım :(

Ukrayna Hükümeti, 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası öncesi sokaktaki kedi ve köpeklerden kurtulmak için hayvanları henüz canlıyken yakarak itlaf ediyormuş. Olay şu şekilde gerçekleşmeye başlamış; UEFA Başkanı Michel Platini, ülkeye ziyareti sırasında sokak hayvanlarının fazlalığı karşısında endişelenmiş ve Ukrayna Hükümeti de bu şekilde bir çözüm bulmus;hayvanları 900 derecelik krematoryumlarda diri diri yakmak.

Bir arkadaşım bana bu konu ile ilgili bir mesaj gönderince, önce okumak istemedim açıkcası ne yalan söyleyeyim. Hergün hayvanların öyle veya böyle bir şekilde katledilme haberleri karşısında artık kendimi o kadar çaresiz ve o kadar güçsüz hissediyorum ki, kendi kendime hiç okumiyim dedim ve geçtim. Fakat sonradan öğrendim ki, bu konu ile ilgili bir imza kapanyası varmış. Eh bunu öğrendikten sonra hiçbir şey yapmadan oturmak olmazdı. En azından blogumda bunu duyurmalıyım dedim ve işte şimdi sizlere sesleniyorum; lütfen 2 dakikanızı ayırıp imza kapmanyasına katılın ve bu vahşet dursun...

İmza kampanyasına katılmak için aşağıdaki linke bir tık yeterli;
http://www.thepetitionsite.com/2/tell-ukraine-to-stop-burning-animals-alive/

Ben imzamı verdim bile...

Haberin linkine ulaşmak için tık tık...



24 Kasım 2011 Perşembe

Popüler Psikiyatri Dergisinde Çıkan Yazım :)




Aslında bu postu pazartesi yazmam gerekiyordu ama işlerin yoğunluğundan ancak fırsat bulup yazabiliyorum.

Evet Popüler Psikiyatri Dergisinde bu ay benim bir yazım yayımlandı :))
Depresyon ile ilgili yazmıştım;
"Depresyon Nedir, Ne Değildir?"

Öyle ya, hepimiz zaman zaman sıkıntı veya çökkünlük yaşarız,
Peki her sıkıntı depresyon mudur? Her çökkünlüğe depresyon diyebilir miyiz?
Yazdığım yazıda bu konuyu irdeledim çünkü bu konunun önemli olduğunu ve
bu ayırımının iyi yapılması gerektiğini düşünüyorum.

İnternette linki olmadığı için link veremiyorum ama
belki dergiyi alıp okur ve yorumlarınızı benimle paylaşırsınız, ne dersiniz?

Çok sevinirim :)


21 Kasım 2011 Pazartesi

Oğluma Bir Haller Oldu

Bu oyun ile ilgili çok şey duydum. Duyduklarımın çok büyük bir kısmı da çok olumlu şeylerdi. Özellikle Cem Özer ve Paşhan Yılmazel'in performanslarının ne kadar iyi olduğu konuşuluyordu sürekli. Biz de düşündük sevgili ile, cumartesi akşamı için güzel bir plan olur diyerek bu oyuna bilet aldık ve oyunu izledik...





Oyun tek kelime ile şahane :) Aslında Necef Uğurlu’nun çevirisini yaptığı, Ron Clark ve Sam Bobrick’’in yazdığı bu oyun, daha önce, “Oğlum Çiçek Açtı" ismiyle sahnelenmiş. Ben annemden bu oyunu hep dinlerdim. Ne kadar komik olduğunu, nasıl eğlendiklerini hep anlatırdı. Benim bu oyunu görmem bugüne kısmetmiş :)

İşin aslı ben Cem Özer'i eskiden beri severdim zaten ama Paşhan için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Hayat Bilgisinde filan oynarken sanki bana biraz itici gibi gelirdi ama bu oyunu gördükten sonra, o sahnedeki performansını gördükten sonra, inanın bakış açım değişti yani Paşhan gözümde bambaşka bir yerde artık :)
O nasıl hareketler, o nasıl bir dans...Mutlaka görmeniz gerek. Tabii ki Cem Özer'i de...
Açıkcası bu 2si yanyana muhteşem birşey olmuş :))

Oyunun konusuna gelince; eşi kardeşiyle kaçan baba, teselli bulmak için oğlunun evine gelir ve oğlunun eşcinsel olduğunu öğrenir...Bir de üstüne oğlunun sevgilisi ile tanışmak zorunda kalır ve olaylar komik, içinden çıkılmaz bir hal alır...:))

Mutlaka izlemelisiniz, biz sevgiliyle eve döndüğümüzde hala gülüyorduk inanın.
Süper bir cumartesi gecesi planı olabilir. Daha ne kadar sahnede kalacak bilmiyorum ama bence acele edin ve Biletix'ten biletlerinizi hemen alın :) Bilet almak isteyenler buraya bir tık , pişman olmayacaksınız ;))


HERKESE BOL KAHKAHALI GÜZEL BİR HAFTA DİLİYORUM :)


18 Kasım 2011 Cuma

Carte D'or Fondan

Size de olur mu bilmem ama özellikle kış aylarında, dışarısı soğukken, evin kurabiye veya kek kokması çok hoşuma gider. Ev, sanki o zaman gerçekten ev olur :) Hele hele akşamları yemek sonrası bir fincan kahve eşliğinde ev yapımı kurabiye veya kek yemek gibisi yoktur benim için :)

Dün, tam bunları düşünerek markete gittiğimde Carte Dor Fondan dikkatimi çekti.



Açıkcası, Carte Dor Fondan'ı ilk kez denedim. Akışkan kıvamı beni biraz korkutmadı desem yalan olur çünkü genelde bu akışkan kıvamları tutturmak zordur yani fırından tam vaktinde çıkartmak gerekir, biraz fazla pişirdiğinizde katılaşır filan. Bütün bunları düşünerek eve geldim ve kutunun arkasındaki tarifi biraz değiştirerek keki hazırladım ve fırına verdim.
Tarifi değiştirim derken, tarifin orjinalinde katı yağ var ama ben katı yağ tercih etmediğim için, tarife kafama göre 1 küçük bardak sıvı yağ ekledim ve bence sonuç çok güzel oldu :))

İçinin akışkan kıvamını gösterebileceğimi düşündüğümden, bir dilim çıkartarak fotograflamaya çalıştım, bilmiyorum ne kadar başarılı oldum ;))







Akşam mı? Akşam tabii ki bir fincan kahve eşliğinde yenilen tatlı ritüelini yerine getirdim :)

Ben Carte D'or Fondan'ı çok beğendim. Size de tavsiye ederim, inanılmayacak kadar kısa sürede hazırlanan, gerçekten lezzetli tariflerden biri...
Kısa zamanda lezzetli bir tat istiyorsanız, mutlaka denemelisiniz derim ben ;))


16 Kasım 2011 Çarşamba

Bugün Güzel Olacak

Dün çok korkunç bir gündü benim için. Türlü türlü aksilikler, türlü türlü tartışmalar sonrasında, olaya en son nokta koyan terslik de lensimin gözümdeyken yırtılması oldu. Artık daha başka ne olabilir ki diye çıldırma noktasındayken tek düşünebildiğim kendimi tek parça halinde eve atma isteğimdi...

Evet şükürler olsun ki dünü sağ salim bitirebildim :)
Bugün yataktan daha kalkmadan "Bugün dün gibi olmasın, güzel bir gün istiyorum" diye düşündüğümü hatırlıyorum ve şu ana kadar da olan herhangi bir terslik yok :)
E demek ki isteğim kabul oldu :))

Herkesin bugünü hatta bu hafta hatta hatta tüm zamanları güzel geçsin...
Sıkıntılıyken insanın gözü birşey görmüyor, bir daha abuk subuk şeyler yaşmayalım...

HERKESE KEYİFLİ
VE
HUZURLU BİR GÜN DİLİYORUM ;)



14 Kasım 2011 Pazartesi

Safranbolu Gezisi

Bayramdan hemen önceki haftayı Antalya'da geçirince, bayramda İstanbul'da kaldık. E hal böyle olur da bizim gibi gezmeyi seven bir çift yerinde durur mu? Tabii ki durmaz. Biz de bayramın ortalarında çıktık Serkanlarla yola, doğru Safranbolu'ya :))

Safranbolu, Karadeniz Bölgesinde, Karabük İlçesine bağlı bir ilçe merkezi. Dolayısı ile çok büyük değil fakat buna rağmen eski çarşı diye adlandırılan merkezi çok sevimli. Yan yana sıralanan dükkanları, sizi hemen alıp alışverişe sürükleyecek cinsten ;) Alışveriş dediysem bu kelimem sizi yanlış yönlendirmesin. Çarşıdan alınacak hatta alınması gereken ürünler şunlar; lokum, sabun ve çeşit çeşit baharatlar :)





Biz bu güzel çarşıda gezerken, daha önce internetten bulup öğrendiğimiz Arasta'da bir Türk Kahvesi içelim dedik. Öyle ya, külde pişen bu kahveyi tatmadan dönmeyelim istedik...İstedik ama kahve siparişimizin üzerinden tam 45 dakika geçmesine rağmen hala bizim kahveler ortalıkta gözükmeyince, kahvelerimizi içemeden çıkmak zorunda kaldık.




Bu arada konaklamak için biz, Kadıoğlu Şehzade Konaklarını tercih ettik. Gerçekten de temiz, hoş bir ortamı vardı.Bence Safranboluya gidildiğinde otelde değil de konakta kalmalı. Ayrı bir havası var gerçekten :)
Akşam yemeğimizi de Şehzade Sofrasında yedik. Zaten Safranboluyu biraz araştırdığınızda, hemen karşınıza çıkıyor bu Şehzade Sofraları...Özellikle kuyu kebabı ve şehzade pilavı mutlaka yenilmeli deniyor. E biz de yedik. Yedik, yani kötü değildi ama çok çok da sevemedik. Biraz Gelik havası var diye düşündük ve sonradan öğrendik ki, personelleri, eski Gelik çalışanlarıymış. Bunu duyduktan sonra tabii hemen yemekleri Gelik ile kıyasladık ve Gelik bizim için açık ara önde :)




Safranbolu, küçük şirin bir yer. Biraz kafa dinlemek, kendinizle kalmak, şehirden kaçmak istiyorsanız doğru tercih. Ama koca 1 haftayı Safranboluda geçirmek bize imkansız gibi geldi. Tabii yine de zevkler tartışılmaz ;)

HERKESE MUTLU HAFTALAR :)


10 Kasım 2011 Perşembe

Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız...




Bugün hüzünlü bir gün...
Bugün Büyük Ata'mızın ölüm yıldönümü...
Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, bu acı hep taze kalacak...
Üzerinden kaç yıl geçerse geçsin, bu siren seslerinde hep gözlerimiz dolacak...
Sadece bugün değil, hergün anacağız,
Her gün hatırlayacağız, hatırlatacağız...

Ata'm seni hiç
Unutmadık, Unutmayacağız, Unutturmayacağız...



4 Kasım 2011 Cuma

Bu Bayram


Bu bayram
Herkes mutlu olsun,
Özlemler giderilsin,
Küslükler bitsin,
Bayram, bayram gibi yaşansın,
Depremler olmasın,
Yıkılan binalar olmasın,
Bu binaları yapanlar hiç olmasın,
Nefret olmasın,
Hainlik olmasın,
Şehitler olmasın,
Kadınlar, kadın olduğu için hayata eksiden başlamasın,
Sokak hayvanları itilip kakılmasın...

İnsan önce insan olsun ki,
Bayramların bir anlamı olsun...


Uzun bir ara için, bayram sonrası görüşünceye dek,
Herkes kendine iyi baksın
İYİ BAYRAMLAR :))





3 Kasım 2011 Perşembe

Teras Keyfi


Son zamanlarda neden bilmiyorum, herzamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyorum güzel bir terasa, güzel bir balkona ve oralarda yapılacak güzel sohbetlere...Evin içinde nefes almaya yarayacak bir alan olması hoş olmaz mı? Tamam aşağıdaki kadar manzaralı veya büyük olmasına gerek yok (hoş olsa itiraz etmem o da ayrı:P) ama minik bir teras, balkon veya bahçe, bir evin kaçış alanı bence :)
Benim gibiler artmış olmalı ki artık residencelarda bile kat bahçesi veya terasları filan yapılıyor ve bence çok da iyi oluyor çünkü yorgun argın eve döndükten sonra, bu teraslarda kahve içmek, kitap okumak ve hatta yemek yemek insanın kaybettiği bütün enerjisini geri vermez mi? :)
İşte beni benden alan görseller...Buyrun bakalım ;)

















Fotograflar buradan...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...