Pages

31 Ağustos 2010 Salı

HEYBELİADA ve SORUMSUZ PİKNİKÇİLER

Heybeliada deyince aklınıza ilk ne geliyor? Hani bir kelimeyi duyarsınız ve o anda gözünüzün önünde birşeyler canlanır ya, benim gözümde canlanan her zaman çocukluğum oluyor :) Her yaz adaya gider, bütün yazı orada geçirirdik. Ne severdim ada günlerini, okul yok, ders yok, erken kalkmak yok :)

Çok güzeldir Heybeliada...Gerçi o eskilerin dilinden düşüremediği, hep "o zamanlar ada başkaydı,çok güzeldi çook, o zamanlar..." diye başlayıp devam eden cümlelere denk düşen "ada" kavramını bilemesem de adanın şimdiki halini çok seviyorum :)

Heybeliada, Büyükada'dan sonraki en büyük 2. ada... Yemyeşildir, küçük tur yolu, büyük tur yolu, denizi, çarşısı ve martılarıyla, aslında şehirden hem çok uzak hem de çok yakın bir tatil yeridir...
Hele, hafif bir yaz esintisinde, rüzgar teninizi yalarken yapılan faytonun eşi benzeri yoktur...
Bir de kedileri :) Bir yerde okumuştum, Heybeliada'nın kedileri çok meşhurmuş(!) :)
Bu okuduğumu ispat etmek istercesine, geçtiğimiz haftasonu 3 minik kedi gördüm adada ama o kadar miniklerdi ki yürüyemiyorlardı bile ve neyse ki anneleri vardı yanlarında onlara gözkulak olan :)

Çok güzeldir Heybeliada ama masumken güzeldir...
Haftasonu oldu mu herkes adaya dolar...Tabii ki dolsun, bunda bir sorun yok ama keşke gelenler biraz sorumluluk sahibi olsa, biraz bilgili olsa, bir kıvılcımla alev alabilecek çamların arasında nasıl davranacaklarını bilseler keşke...
Her pazar biryerleri yanar Heybeliada'nın...Her pazar itfaiye arabaları acı sirenlerle söndürmeye giderler adanın arkasındaki piknik alanını...Her pazar bir parçamız daha yanar...
Hep diyorum,hep diyorummmm,hep de diyeceğim; değişmeliyizzzz...
Bazı şeyler değişmeli artık...Ben değişmeliyim, sen değişmelisin, o değişmeli...
Ben, sen, o değişmezse nasıl değişecek bu toplum?Nasıl gelişecek? Bazı şeylerin değerini bilir hale nasıl gelecek?
Lütfen biraz daha dikkat... O çamlar kaç yüzyıllık...Seneler sürüyor bu haline gelmesi ama yanması an meselesi...


Evet, geçtiğimiz haftasonu yine adadaydım...O kadar güzel, o kadar yeşildi ki, elimden geldiğince o anı karelere sığdırıp size getirmeye çalıştım...Ne kadar canlandırabildiniz gözünüzde bilmiyorum ama işte Heybeliada manzarasından kareler...:)




Heybeliada Su Sporları Kulübünden bir kare...







Uzaktan Burgazada ve Kaşık adası gözükürken...

26 Ağustos 2010 Perşembe

İMZA VAR MI İMZA :)

Artik Tuna Arman'ın imza kampanyasından hepinizin haberi vardır.
Bu konuyu bolca BU ve BU yazımda işlemiştim.
Benim imza toplama görevim başarılı bir şekilde devam ediyor.
Hastaneden bolca imza topladım :))
Aynı şekilde sevgilim de kendi şirketinden 35 tane imza toplamış :))
Toplamaya da devam ediyorum...

Sizler neler yaptınız bu arada çok merak ediyorum.
Benimle paylaşırsanız çok sevinirim...
İmza verdiniz mi? Veya http://www.dostlarimizicin.com/ sitesinden çıktı alıp çevrenizdekilere imzalattınız mı?
Daha mutlu ve güvenli bir toplum için kimler birşeyler yaptı gerçekten çok merak ediyorum...
Benimle paylaşırsanız çok sevinirim :))))

Eğer hala aranızda bu konuyla ilgili birşeyler yapmamış olanlar varsa,
GEÇ DEĞİL...hala imza verebilirsiniz...Galatasaray Lisesi Onunda hergün 15:00-18:00 arası...
Kalbimiz orada atıyor :))


25 Ağustos 2010 Çarşamba

KIBRIS ve CRATOS PREMIUM HOTEL

Hepinizin bildiği üzere,geçen haftasonu Kıbrıstaydım. Çok kısa ama çok güzel bir tatil oldu benim için :)
Çok kısa süre olunca ve o kısa zamana birçok şey sığdırmaya çalışınca, son akşam, pek de foto çekemediğimi fark ettim..O sırada çok güzel bir manzara çarptı gözüme ve onu resmetmeye çalıştım...

Nasıl? :))




Bu arada Kıbrısta yeni açılan bir hotel var; Cratos Premium Hotel 

Deniz kenarında, kocaman ve çok güzel. Ben çok beğendim, bilmiyorum tatil zevkinize uyar mı ama eğer Kıbrıs'a bir tatil düşünüyorsanız, bir bakmanızı tavsiye ederim...
Fikir edinmenizi sağlayacak birkaç foto eklemek istiyorum size...Ve eklemek istiyorum ki bu fotoğraflar internetten...bilginiz olsun ;) Sadece yukarıdaki akşam olan fotoyu ben çektim :)

İşte karşınızda Cratos Premium Hotel...








24 Ağustos 2010 Salı

PARİSİ BİLEN VAR MI?

Aslında Kıbrıs tatilimi yazacaktım ama bir tatil organizasyonu için şimdi sizden acil yardım bekliyorum.
Parisi bilen var mı aranızda? Nereleri kalabalık ve cıvıl cıvıldır daha doğrusu öyle bir yeri var mı?
Yani bizim İstiklal Caddesi, Taksim, Beyoğlu muadili bir yer arıyorum.
Champs Elysees uzak mı şehir merkezine? İşte tam da sormak istediğim bu?Şehir merkezi neresi :)
Aranızda bilen, tavsiyede bulunacak birileri varsa çok sevinirim, her türlü öneri ve bilgiye açığım :)

Ne? Hayır..hayır...Bu tatili yapacak şanslı kişi ben değilim (:))  keşke olsaydım...
Kimbilir belki ilerde... ;)


20 Ağustos 2010 Cuma

KIBRIS YOLCUSU KALMASIN :)

Evet Amerika tatilinden sonra uzunca bir süre tatil yapmayacağım gibi gözüküyordu ama hiç hesapta olmayan bir tatil çıktı bu haftasonu bana, daha doğrusu kendi kendime çıkarttım mı demeliyim acaba :))

Gerçi çok kısa bugün gideceğim ve pazar akşamı döneceğim ama olsun, her anı dolu dolu geçirdikten sonra, kısa bir tatili de uzunmuş gibi yaşayabilir insan :)

Tatilin kesinlikle ayrı bir enerjisi, ayrı bir motivasyonu var, konusu bile geçtiğinde insan bambaşka parlıyor :)

Eveeetttt başlıktan da anlayacağınız üzere Kıbrıs'a gidiyorum :)
Siz sever misiniz orayı bilmiyorum ama ben çok seviyorum; Girne'yi, Lefkoşa'yı, Magosa'yı, Lapta'yı, Güzelyurt'u, Lefke'yi :))
Dönüşte güzel resimler getireceğim size, gerçi ben çekeceğim için hiçbiri profesyonel olmayacak :)
Aman canım önemli olan iyi niyet di mi ama ;))

Şimdilik netten bulduğum bir fotoğrafla hepinize iyi haftasonları diliyorum,kendinize çok iyi bakın ve haftasonu dinleneceğim derken eğlenmeyi unutmayın tamam mı :))


18 Ağustos 2010 Çarşamba

www.dostlarimizicin.com

HAYVANLAR EŞYA DEĞİL, CANLI...
CAN TAŞIYORLAR...ONLARI EŞYA GİBİ GÖREN CEZA KANUNU DEĞİŞMELİ,
HEP BİRLİKTE DEĞİŞTİRELİM!!!


Arkadaşlar,
Biliyorsunuz hayvanlar için bir imza kampanyası başlatıldı.
Tuna Arman'ın başlattığı bu kampanyadan Bu yazımda uzun uzun bahsetmiştim.
Hayvanlara yapılan suçların kabahat değil de suç sayılması için ceza kanunumuzda birtakım değişikliklerin yapılması gerekiyor. Bu imza kampanyasının amacı da bu...
Hayvanların EŞYA değil, CANLI olduklarınının kabul edilmesi!!!

Sevgili blogger arkadaşımız "uyuz cadı"nın yorumundan sonra öğrendim ve hemen http://www.dostlarimizicin.com/ sitesine girip baktım...
Öğrendim ki, Galatasaray Lisesinin önüne gidip imza verebileceğiniz gibi, http://www.dostlarimizicin.com/ sitesine girip,oradaki formu indirdikten sonra imzalayıp hatta çevremizdekilere de imzalatıp (çünkü ıslak imza olması önemliymiş) son olarak Tuna Arman'a ulaştırmamız yeterliymiş.İmzaların gönderileceği adres de yine orada verilmiş...(bu konuyla ilgili olarak sevgili "uyuz cadı"ya çook teşekkür ediyorum:)

Bunu öğrendikten sonra başladım hastanede imzaları toplamaya :) Hatta sevgilime de verdim, o da kendi şirketinde toplayacak imzaları :))
1-2 imza derken o kadar çok topladım ki :) Ve ne öğrendim biliyor musunuz?
Hiç kimse hayvanların EŞYA kapsamına girdiğini bilmiyormuş...Bunu anlattığım kişiler inanamadılar ve hemen formu imzaladılar....
Bence bunun öğrenilmesi gerek..Bunu anlatmamız gerek...İnsanlar bunu öğrenmeli...
İnsanlar bilmeli ki bugün hayvana işkence eden kişi, yarın kendine ya da kendi çocuğuna veya yakınına yapacaktır!!! Hayvana işkencenin bir adım sonrası insana işkencedir!!!

Bu yüzden,
bu kişiler artık aramızda dolaşmasın,
daha sağlıklı bir toplumda yaşayalım
diyen herkes...HADİ, bir imza da siz atın!!!

Kampanyadan  kareler de eklemek istiyordum ancak bir türlü olmadı, ekleyemedim...
Bir dahaki postumda artık...

16 Ağustos 2010 Pazartesi

HERKESE ÇAĞRI - TUNA ARMAN BİZİ BEKLİYOR, HEPİMİZİ...

Hatta sadece Tuna Arman değil, sokakta yaşamak zorunda kalan bütün hayvan dostlarımız bekliyor bizi...

Onların sesi yok, sesleri biz olmalıyız,
Onlar korunmaya muhtaç, onları koruyan biz olmalıyız,
Onlar da Allahın yarattığı CAN değil mi, onlara sahip çıkmalıyız!!!

Artık hepiniz biliyorsunuzdur gerçi ama belki günlük hayatın koşuşturmasında unutmuş olabilirsiniz,
Belki yeteri kadar önemsememiş olabilirsiniz...
Bir kez daha buradan seslenmek istiyorum sizlere, herkese...

Tuna Arman bir oturma eylemi başlattı.
Her gün 15:00-18:00 arasında Taksim Galatasaray Lisesi önünde hayvan hakları için, eziyet edilen, işkenceye maruz kalan hayvanlar için, bunu yapanların ARTIK ceza alması için, ceza ALABİLMESİ için,
kısacası hayvanların ceza kanunumuzda "EŞYA" kapsamından çıkartılması için, CAN taşıdıklarını kabul ettirebilmemiz için,bu eyleme SİZ de katılmalısınız!!

Saatlerce oturmanıza gerek yok, sadece imza atmanız yeter. 1 imza diyip geçmeyin, sizin imzanız, benim imzam, hepimizin imzası birleşerek değiştirebilir bazı şeyleri...Sadece 1 imza...
Belki de bugün hayvanlara, yarın size veya yakınınıza eziyet edebilecek potansiyelde birinin ceza almasını sağlayacak sizin imzanız...Sessiz kalmayın, birşeyler yapın!!!

Ben de bugün gideceğim imza atmaya hatta annemi de yanımda götürüyorum...
Sizden de destek bekliyoruz, hepimiz hatta şimdi sokağa bakın, belki de yardımınıza muhtaç olan bir kedicik veya köpekçik, karar vermenizde etkili olur ha ne dersiniz? 1 imzayla değişebilir herşey,
HADİ
HEMEN
ŞİMDİ...

ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?


13 Ağustos 2010 Cuma

ÇİLEKLİ MARGARİTA :)

Birkaç gündür üzerimde olan mutluluk halini kutlamak için sevgilim dün gece bana kendi elleriyle çilekli margarita hazırladı :) Zaten kokteyl hazırlamaya bayılır, fırsat oldu onun için de ;)

Aslında tarifi vermekti asıl niyetim ama kendisine bunu söylediğimde bu konunun uzmanlık alanı olduğunu, sır olduğunu söyleyerek vermedi tarifini :)) İçine neler kattı, fazladan birşeyler ekleyip çıkardı mı bilmiyorum :)Ama tabii ki orjinal tarifini internette bulmak mümkün :)
İşte bizim dün geceki kutlamaya eşlik eden margaritalarımız ;)












12 Ağustos 2010 Perşembe

İLGİNÇ OTELLER 1

The Capsule Hotel, belki de görüp görebileceğiniz en ilginç otellerden biri.
Japonyada bulunuyor. Japon yaratıcılığının ne boyutlara vardığının bir göstergesi olan bu otel,  uzay ve konfordan etkilenilmesi sonucu ortaya çıkmış.

Kapsül otel 2 ana bölümden meydana geliyor. İlki, bir lounge alanı ve ikincisi kapsül şeklinde düzenlenmiş uyku odası... Uyku odası, bir uçağın kokpiti gibi tasarlanmış.İçine girip uyuyorsunuz. İçeride televizyon, radyo, çalar saat ve ışıklandırması var ve uyku konumundayken her cihaza ulaşabilmek gibi bir konfor da unutulmamış.

Bana çok ilginç geldi. Gerçi kapalı yer korkum yüzünden geceyi orada geçirebileceğimi pek sanmıyorum ama bu tip bir korkusu olmayanlar için çok değişik ve denenebilir bir macera olabilir. Ne dersiniz?















11 Ağustos 2010 Çarşamba

INCEPTION - BAŞLANGIÇ

Uzun zamandır, havanın da güzel olması nedeniyle sinemaya gitmemiştik.
Pazartesi gecesi herkesin dilinden düşmeyen "Inception" yani "Başlangıç" filmini izlemeye gittik.

Christopher Nolan tarafından yönetilen filmde,
Leonardo DiCaprio, Joseph Gordon-Levitt ve Ellen Page gibi oyuncuları görüyoruz.
Rüyaların gizemini,
aslında ne kadar derin olduklarını ve
aslında herşeyin başlangıç noktasının zihnimiz olduğu vurgulanan film bence film gayet başarılıydı.

Belki aranızda henüz gitmeyip, gitmek isteyenler vardır, o yüzden filmi burada anlatmayacağım. Daha fazla detay da vermeyeceğim ancak IMDb'de 9.2 alan filmi bence bir görün...Pişman olmayacağınıza eminim ;)


10 Ağustos 2010 Salı

HAREKET ZAMANI :)

Son postumu yazarken kendimi çok kötü hissediyordum. Zaten postu okuyan herkes de benim bir derdim olduğunu anladı. Beni bu kadar strese sokan, yapmak istediğim şeyin kararını bir türlü alamamaktı. Yapmak istediğin şeyi bilip, onu birtakım sorumlulukların için yapamamak da başlı başına sıkıntı vermeye yetiyor da artıyor zaten...

Ama bugün herşey bambaşka :)
Haftasonu yeniden doğdum çünkü artık o almak istediğim kararları almış durumdayım. Üstelik aile ve sevgilimin de desteğini alarak :)
Evet önümde yeni fırsatlar, kimi denenmiş, kimi denenmemiş yüzlerce yol var.
Kendimi prangalarımdan kurtulmuş gibi hissediyorum,
yaşasın özgürlük diye haykırasım var :)

Evet o sıkışmışlık hissi artık yerini mutluluğa bıraktı.
Dün elimde dergim, Starbucks kahvem, o kadar mutluydum ki,
"Tamam" dedim kendi kendime,
demek ki mutlu olabilmek için 1 adım bile atmak yeterliymiş,
Sadece 1 adım... :))))


6 Ağustos 2010 Cuma

HAYALLERİM

Aslında daha farklı hayallerim vardı bugünlere ait...
Sanki daha başka olmalıydı herşey. Bilmiyorum ben mi beceriksizim bazı konularda yoksa şans mı hiç devreye gir(E)medi bilemiyorum...
Aslında mutsuz olmamı gerektirecek birşey yok ortada, zaten özel hayat ile ilgili bir sıkıntım da yok...
O kısımlarda mutluyum ama hayallerimi gerçekleştirememiş olmanın verdiği sıkıntı hep üzerimde...Sanki emanet bir hayatı yaşıyorum, olması gereken bu değil...

İnsanın kendini, hayallerini gerçekleştirememesi ne büyük bir yükmüş meğer...
Daha farklı olmalıydı herşey...



5 Ağustos 2010 Perşembe

THE BAKERY FOR DOGS - KÖPEKLER İÇİN KURABİYE FIRINI

Los Angeles'ta The Grove denilen bir alışveriş yeri var.
Çeşitli dükkanlar ve yemek yerleri olan eğlenceli bir yer.
Tavsiye üzerine bir günümüzü geçirmek üzere Grove'a gitmişken, orada beni çok şaşırtan ve sevindiren, mutlu eden bir dükkan gördüm;  The Bakery For Dogs... :)

İçeri girdiğimde gözlerime inanamadım, içeride kedi modelli kurabiyelerden tutun da, büyüğü, küçüğü, renklisi ne ararsanız vardı. En güzel ve önemli kısmı da bu kurabiyeler sadece köpekler için yapılmıştı..
Evet burası köpekler için özel kurabiyeler üreten bir fırındı :))

Dükkanın sahibesinden izin aldıktan sonra kurabiyelerin fotoğrafını çektim :)
Ve tabii ki söylemeye gerek bile yok, bu kurabiyelerde çikolata yerine keçi boynuzu kullanılmış, rafine şeker kullanılmamış vs...Yani küçük dostlarımıza gönül rahatlığıyla yedirebileceğimiz türden kurabiyelerdi bunlar...

Hatta orada düşündüm de; acaba kurabiye yapımına ilgim varken, bir yandan da bu konunun üzerine gitsem, sizce köpek sahipleri benden kurabiyeler alırlar mı?? ;)))










4 Ağustos 2010 Çarşamba

DOG BEACH - KÖPEK PLAJI :))

Geçen hafta size, Amerikada görüp bayıldığım ve keşke burada da olsa diye bahsettiğim olaylardan biri işte buydu yani köpekler için tahsis edilmiş özel bir plaj;dog beach :) Başka bir gün diğer detayları da paylaşacağım ama bugün konumuz bu olsun :)

San Diego'ya giderken yol üzerinde rastladık buraya :)
Herkes yanında küçük dostuyla birlikte plajdaydı :)
Büyüğü, küçüğü, her cinsten köpekcik vardı...O kadar güzel, o kadar özgür, o kadar mutlu bir yerdi ki ben kendimden geçtim :)) Birlikte oynayanlar, sahiplerinin fırlattığı topu denizden çıkartanlar, denizde yüzenler...
Mutluluğun resmiydi benim için adeta :)

Bir kere, köpekler o kadar sosyalleşebilmişler ki, belki yüzlerce köpek aynı anda, aynı yerdeydi ama hiçbir tartışma, hiçbir kötü olaya rastlamadık...
İkincisi, köpek sahipleri o kadar bilinçli ve sorumluluk sahibiydiler ki, şöyle düşünün tabii ki köpekcikler etrafı pisliyorlardı ama sahipleri hemen ellerinde poşetle, temizliyorlardı. O kadar temizdi ki, ben plaj havlumu şezlong olmadan yere serebildim...Kesinlikle ama kesinlikle ne bir koku, ne de kötü bir görüntü vardı...
Zaten köpeği sürekli gözetlemek gerekiyor yani köpeği bırakiyim denize girsin, ben kitabımı okuyayım mantığı yok...Sahipleri sürekli yanlarındaydı.

Elimden geldiğince o mutluluğu fotoğraflara sığdırmaya çalıştım ama ne kadarını sığdırabildim bilmiyorum...Belki de Amerika'da en mutlu olduğum anlardan biriydi çünkü köpekler mutluydu, ben mutluydum,  herkes mutluydu...
Hiç kimse köpeği, sırf köpek olduğu için itip kakmıyordu...

Sizce burada da aynısını yapamaz mıyız??
Bu mutluluğa değmez mi?? ;)






































 
 
 


Bu özgürlüğü onlara veremez miyiz??

2 Ağustos 2010 Pazartesi

KURABİYE BUKETİ :) SEVGİLİMİN DOĞUMGÜNÜNE...;)

Canım aşkımın, sevgilimin, kocacıkın doğumgünü bugün :)

İyi ki doğdun aşkım aşkımm,
Nice mutlu senelere, hep birlikte...:))

İşte sevgilimin doğumgünü için yaptığım sürpriz aşağıda...
Ben çok beğendim, umarım aşkım da beğenmiştir, hem görüntüsünü hem de tadını ;))






































Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...