Pages

30 Ocak 2012 Pazartesi

Yalancı Yoğurtlu Kebap



Aslında "yalancı" diye tanımlanan yiyeceklere hep üzülmüşümdür; "yalancı tavuk göğsü, yalancı su böreği, yalancı mantı"... Sanki kendi karakterleri yokmuş da, sanki hep başkasıymış gibi yapmak zorunda kalan yiyecekler bunlar. Oysa ki onların da var olmaya hakları yok mu?

Evet benim başlığım da o şekilde oldu farkındayım ama bu yiyeceğe ne isim vereceğimi bilemedim...
Belki sizlerin isim önerileri olabilir ne dersiniz? :)

Şimdilik bu yiyecek bu isimle kalsın...

Bu yiyeceği özellikle bugün paylaşmak istedim çünkü bugün İstanbul'da hava karlı, herkes eve geç varacak gibi duruyor. O halde akşam yemeği için pratik birşeyler paylaşmak faydalı olur diye düşündüm :)
Bu yemeğin yapımı o kadar kolay ki zaten görselden de anlayabilirsiniz herşeyi... Önce patatesleri kızartıyoruz, üzerine bolca yoğurt - ki ben sarmısaklı yoğurdu şiddetle öneririm- koyup en üstüne de daha önceden hazırladığımız taskebabını ekliyoruz... İşte hepsi bu :)

Dar vakitte yemek hazırlamak zorunda kaldığınızda, kolay ama lezzeti birşey aradığınızda, bu yemek size bonus olabilir, aklınızda olsun ;))



Blogspot sapıttı mı?

3 keredir akşamdan postumu hazırlıyorum ertesi gün yayınlanmak üzere,
ama hastaneye ulaştığımda bir de bakıyorum ki yazdığım postlarımın sadece başlığı duruyo, ne içerik ne de eklediğim görseller yerinde durmuyor, oysa kaydettiğime hatta önizlemeden kontrol ettiğime eminim...

Benim hatam olmadığına eminim yoksa blogspot yine sapıttı mı? :((

20 Ocak 2012 Cuma

KENDİMİ DONDURDUM!

Evet kendimi dondurdum... Artık ne facebookta ne de twitterdayım..
Bir süre olmak da istemiyorum.
Kimseyi görmek de istemiyorum, kimseyi duymak da konuşmak da istemiyorum.
Konuşacak çok az kişi var çünkü etrafımda... Onlar da hala tanıdığım kişilerse...
Düne kadar sevdiğim, eğlendiğim, bir sürü şey paylaştığım, arkadaşım dediğim kişiler, bir de bakıyorum ki aslında benden ne kadaaaar da uzakmışlar...
Ee?? Ya onlar hep rol yapmış, ya da ben hep salakmışım....
Benden bu kadar...


19 Ocak 2012 Perşembe

KÜRK VE DERİ FUARI KARŞITI AÇIKLAMA



Biraz önce takip ettiğim blogları gezerken sevgili chercheve nin blogunda rastladım bu yazıya... Yazıyı aynen paylaşmak istedim...
Duyarlı bloger dostlarımızın da paylaşması dileği ile...





İSTANBUL BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU VE KÜRKE HAYIR PLATFORMU'NUN 17-19 OCAK 2012 KÜRK VE DERİ FUARI ORTAK BASIN AÇIKLAMASIDIR.



17/18/19 Ocak 2012 tarihlerinde İstanbul TÜYAP fuar alanında gerçekleştirilecek olan "İSTANBUL DERİ & KÜRK 2012" fuarını protesto metnimiz, gerekçelerimizle, basın ve kamuoyu ile paylaşılır.


Kürk ve deri kullanımının artık eski çağlarda olduğu gibi zenginlik ve statü sembolü değil; cehalet, bilinçsizlik, görgüsüzlük ve duyarsızlık" olarak algılanmaya başladığını hemen hemen herkes biliyor.

Teknoloji ve iletişim çağının zirve yaptığı günümüzde, kürk ve deri ürünlerinin nasıl elde edildiği de artık herkesin bilgisi dahilinde bir gerçektir. Kürklü hayvanların, (biz kürk hayvanları demiyoruz) doğdukları andan itibaren güneşsiz, topraksız suni ortamlarda aylarca tutularak ağır eziyet altında geçen süreler sonunda daha acılı ve korkunç olan; elektrik verilmesi, canlıyken başlarına vurularak etkisizleştirilip, diri diri kürk ve derilerinin üzerlerinden soyulduğunu bilmeyen neredeyse yoktur. Bu insanlık dışı üretim ve işleme sürecine seyirci kalmak, hatta üreterek, satarak, satın alarak ya da susarak dahil olmak, sorumluluk bilincine sahip merhametli kişilerin asla kabul edemeyeceği bir tavırdır. Kürk hammaddelerinden bazılarının kedi, köpek, tavşan, tilki olduğunu bilen pek çok kişi; kendisine daha uzak olan, günlük hayatta rastlamadığı mink, vizon, samur gibi hayvanların da varlığını artık biliyor.


Canlıların yaşam hakları doğumla başlar ve biri diğerinden üstün kılınamaz.


Hele ki "KÜRK" kullanmak için öne sürülebilecek hiç bir tartışma götürür mazeret yoktur.

Kürk vahşetinin tamamen sonlandırılması için çalışmalarımız her platformda devam edecektir.


Türkiye'nin en büyük metropolünde bütün bu gerçeklerden habersizmiş gibi "korkunç cehalet ve vahşet ürünlerini" sergilemekten çekinmeyen "İSTANBUL DERİ&KÜRK 2012" fuarını bu nedenlerle protesto ediyor, bütün bilinçli, duyarlı insanları da bilinçli seçimler yapmaya ve protestomuza katılmaya davet ediyoruz.

Değerli basın mensupları, sosyal ağlardaki dostlarımız, duyarlı halkımız ve meslektaşlarımızla paylaşırız.


KÜRKE HAYIR PLATFORMU

İSTANBUL BAROSU HAYVAN HAKLARI KOMİSYONU

16 Ocak 2012 Pazartesi

Sokaktaki Hayvancıklar


Sonunda karlı havalar geldi çattı. Soğuğu, karı özlemişim. Evet lapa lapa kar yağarken evde keyif yapmak çok güzel ama...Evet işte işin bir de "ama" kısmı var benim için...

Kar her yağdığında sokakta yaşamak zorunda kalan hayvanlar aklıma geliyor. Lütfen şimdi "amaan canım sokakta yaşayan insanlar varken, hayvanları mı dert ediyorsun" demeyin, baştan anlaşalım...Tabii ki hayvanlar kadar insanlar da kıymetli, yapabiliyorsanız onlara da yardım edin. İnsanlara yardım etmeniz, hayvanlara yardım etmenize engel değil....Lütfen bana böyle yorumlarla gelmeyin...Dediğim gibi baştan anlaşalım...

Sokak hayvancıkları demiştik...Acaba ne yapıyorlardır, yemek bulabiliyorlar mıdır, üşüyorlar mıdır diyerek kendi kendimi yiyorum...Kar benim için bir anlık sevinçken, sonrasında sonu gelmez bir üzüntüye neden oluyor :(

Ben kendi adıma elimden geldiğince sokak bebelerine mama yardımında bulunmaya çalışıyorum, gerek barınaklara göndererek, gerekse kendi evime mama alıp, gördüğüm kedicikleri besleyerek, elimden geleni yapmaya çalışıyorum...

Peki ya siz? Bu havalarda sokakta yaşamak zorunda kalan ve sürekli itilip kakılan hayvancıklara yardım ediyor musunuz? Belki ediyorsunuz, belki de hiç aklınıza gelmiyor... O halde hadi, bu postu okuduktan sonra, hadi yerinizden kalkın bebeler için birşeyler yapın...

Hatta yerinizden kalkamıyorsanız, oturduğunuz yerden yardım edin...

http://www.kangurum.com.tr/kangurum3-web/donationsAnimal.do

buraya tıklayarak oturduğunuz yerden, minimum ücret sınırlaması olmadan (isterseniz 3 tl'lik bir paket makarna) istediğiniz yardımı gönderebilirsiniz...Ne olursa olsun, yeter ki birşey olsun...

Unutmayın onların bizden başka kimseleri yok...
Hadi bir tık yeter ;)




12 Ocak 2012 Perşembe

Düğün Pastalarına Devam ;)

Bu pastalar, pasta sevmeyen hatta kendi doğumgünü pastasını bile yiyemeyen benim bile ağzımı sulandırmaya yetiyorsa, eminim pastaseverler aşağıdaki görsellere baktıktan sonra soluğu en yakın pastanede alacaklardır :)






















HERKESE EN AZ BU PASTALAR KADAR TATLI HAFTASONLARI DİLİYORUM ;))


marthastewartweddings...



10 Ocak 2012 Salı

Crumbs Bake Shop


Artık NewYork'un benim için nasıl ayrı bir yerde olduğunu sanırım blogumu izleyen veya beni tanıyan herkes az çok öğrenmiştir. Kendimi 24 saat kesintisiz mutlu, canlı ve heyecanlı hissettiğim tek yer; hiç uyumayan şehir :) Ve bu şehrin içinde bir dükkan :))) Öyle bir dükkan ki içi lezzetli rengarenk cupcakelerle dolu :) Biraz önce bu fotograflara rastladım ve onları sizlerle paylaşmamak olmaz diye düşündüm... Eğer bir gün New York'a bir tatil planlarsanız mutlaka ama mutlakaaaa Crumbs Bake Shop'a uğramadan dönmeyin ;))










Bu arada hangisinden yiyeceğinize karar veremezseniz veya küçük küçük hepsinin tadına bakayım derseniz, bu cupcakeler buyrun burada mini halleriyle paketlenmiş sizi bekliyorlar :))











Eğer bu lezzetli cupcakeleri daha detaylı incelemek isterseniz; buyrun tık tık...Crumbs Bake Shop



9 Ocak 2012 Pazartesi

Düğün Pastaları

Son bir senedir o kadar çok düğün davetine katıldım ki, artık bir düğünün olmazsa olmazları nelerdir, düğüne uygun çalınması gereken ama düğünü de basitleştirmeyecek müzik parçaları hangileridir, görkemli bir düğün pastası nasıl olmalıdır vs gibi konularda uzmanlaştım sayılır :)
Cumartesi gecesi de Four Seansons Hotel'de tatlı arkadaşım Selen'in düğün davetine de katılınca, tamam dedim, düğün pastaları ile ilgili bir post yazmak bana şart oldu veee işte o gün bugündür :)

Beğendiğim o kadar çok pasta çeşidi oldu ki hepsini bu posta sığdıramadım. Devamı gelecek emin olabilirsiniz...
Bana kalsa hepsi birbirinden güzel, şık ve görkemli... Çikolatalısı, meyvelisi...
Peki sizin seçiminiz hangisi? ;))

























(marthastewartweddings.com)

6 Ocak 2012 Cuma

Cem Boyner


Cem Boyner'in avcılık anılarını duymayan kalmadı sanırım.

Avcılık olayını hiçbir zaman spor olarak görmedim.
Bir kere bunun spor sayılabilmesi için 2 tarafın da bir olayın içinde olduğunu bilmesi gerekiyor.
2 tarafa da kendini eşit derecede savunma hakkı verilmesi gerekiyor.
Böyle olmadan, şartlar eşit olmadan, sen elindeki tüfekle savunmasız bir canlıyı öldürüyorsan eğer,
Ona kendini savunma hakkı bile tanımıyorsan eğer, 
bunun neresi spor????


Şimdi bir sürü insan, "aman canım birçok kişi bunu yapıyor, neden herkes Cem Boyner'e kafa tuttu" diye düşünebilir.
Nedeni çok basit;
Cem Boyner, gerek kültürü gerekse eğitimi ve lider kişiliği ile herkesin kafasında ayrı bir yerde (ya da yerdeydi)...
Ve bu Cem Boyner, liderlik ile ilgili bir röportajında, liderliği anlatırken,
bu aciz canlıyı öldürme örneğini verebiliyor.
Şimdi herkes adına sormek isterim kendisine;

Cem Boyner'in anlatacak en iyi liderlik hikayesi bu mudur?

Cem Boyner'in anlatabilecek, insanlara örnek olabilecek en iyi liderlik hikayesi buysa zaten kendisine;

HADİ BE ORADAN!!!!!!!

demek istiyorum...

HADİ BE ORADAN!!!!!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...