Pages

29 Kasım 2012 Perşembe

Diz Üstü Çoraplar; Sevmeli mi? Sevmemeli mi?

Vallahi daha karar veremedim :)
Bazısı çok güzel gözüküyor ama bazısı da yani eeehhhh işte...

Evet diz üstü çoraplardan bahsediyorum...


Tabii böyle uzun ve ince bacaklarınız varsa, mini mini  bir şort veya etekle çok güzel durdukları kesin...
Hatta yukarıdaki görseldeki gibi jean bir şort ile çok da hoş ve abartısız olduğu da kesin ama benim bunları giyinmeme imkan yok...
Eh, böyle bir fiziğim de herhalde hiç olamayacağına göre, bu çorapları sadece uzaktan beğenebilir hatta belki diz altı olanlarından deneyebilirim :PP (ki bu çoraplarla ilk tanışmam Ankara'ya gittiğimde olmuştu. Nihancığımmmm bu çoraplardan giyinmişti, hiç unutmuyorum, siyah elbisesi, siyah topuklu ayakkabısı ve dizindeki siyah süslü çoraplarıyla beni benden almıştı :))






Eklemeden geçemeyeceğim; Calzedonia'da bu tipte çok fazla çorap var ve oradaki çorapların içinde kendinizi kaybetmeniz mümkün...Bir anda bütün dükkanı toplayıp götüresiniz geliyor :)









Bu çorapları böyle deneyeniniz var mı? Veya sevenler sevmeyenler?
Fikirlerinizi çok merak ediyorum  doğrusu...

Ve son olarak;
Şimdi açık açık söyleyin bakalım, ne dersiniz, bu çoraplar kışı sevmeyenlere bile kışı sevdirmez mi?
:))


fashionising.com
becomegorgeous.com


27 Kasım 2012 Salı

Diyet sorunsalım...

Son 3 haftada ben sürekli diyetteyim...
Bu o kadar büyük bir şey değil aslında ama eğer benim gibi yemek yemeyi seven birisiyseniz bu süre zarfında hayat size tatsız, tuzsuz, anlamsız gelebilir...
Ben yemek yemeyi severim ama öyle sırf doyayım diye yemeyi değil, güzel yemekler yemeyi severim...
Mesela kahvaltıda nar gibi kızarmış ekmek olacak veya şöyle çıtır çıtır gevrek bir simit. Sonra, sızma zeytinyağında siyah zeytinler sofranın olmazsa olmazı, üzerinde kekik gezdirilmiş domates, peynir ve sımsıcak demli bir çay. Yanında omlet veya menemen...Sucuk veya jambona hiç girmiyorum bile, yoksa bu liste taa suböreğine kadar gider...
Bu kahvaltıyı sevmeyen var mıdır? Peki sevdiği halde yiyemeyenler...
Evet son zamanlarda kahvaltılarım belli, hayatım sebze, salata ve ızgara üçgeninde geçiyor.
Bir de öyle bir kısır döngü ki, diyet yapsam mutsuzum, diyeti bozsam kilo alsam daha da mutsuzum...

Ben evin kurabiye kokulusunu severim
Sofranın ahenklisini
Tatlının şerbetlisini severim...

Son zamanlarda hayatım şerbetsiz tatlı gibi...
O şerbetin yerini neyle doldursam ki???
















12 Kasım 2012 Pazartesi

Bridal Shower ;)


Kendi bridal shower partimi hatırlıyorum da, nasıl şaşırmıştım, nasıl da sevinmiştim :)
Biliyorsunuz bu partilerin asıl amacı partinin sürpriz olması. Gelinin en yakınları, ona sürpriz bir parti hazırlıyorlar ve eğlence başlıyor :)
Benimki de tam anlamıyla sürpriz olmuştu. O sabah sevgiliyle davetiyeleri halletmeye gitmiştik, öğleden sonra da tatlı Öznur'umla ona düğün elbisesi bakmaya gidecektik, tabii ben öyle zannediyordum :) Annem başta olmak üzere tatlı Esroşum bütün organizasyonu yapmışlar. Atıştırmalıklar, pastalar, süsler, herşeyi halletmişler bile ve Öznurumun asıl amacı da elbise bakmak değil,  beni parti yerine götürmekmiş. Anlayacağınız benim dışımda herkes organize olmuş, bir benmişim herşeyden bi haber olan ;))
İçeri girdiğimde annem, arkadaşlarım, tüm sevdiklerim herkes ama herkes oradaydı :))
O şaşırma anımı hiç unutmayacağım, nasıl mutlu olmuştum, nasıl özel bir andı...Hiçbir şeye değişmem :)

Bu konu nereden mi aklıma geldi? Bugün bir baby shower partisine katıldık. O da pembe renk ile dekore edilmiş çok ama çok tatlı bir partiydi... Tam bu konuyla ilgili bir post hazırlamayı düşünürken ve benim hali hazırda baby shower anılarım olmadığı için(:P) elde olan verileri kullanarak bridal shower konulu bir post hazırlamayı düşündüm :)

Işıl ışıl, renk renk, tamamen kişisel tercihlere göre süslenen bu bridal shower parti temalarından sizin zevkinize en uyan hangisi bakalım? :)
Haa bu arada benim partimin rengim lilaydı ;))


































dilshil
marthastewartweddings

8 Kasım 2012 Perşembe

Party/Wedding Inspiration...


Kimimiz böyle soft renkler tercih eder davetlerinde, kimimiz keskin renkler...
Benim tercih ettiğim net bir ton var diyemem, o anki ruh halime göre belirlenir tercihlerim. Böylesine içimi ısıtan yumuşacık renk geçişlerinin olduğu temalar kadar insanları kışkırtan keskin renk geçişlerinin olduğu temaları da seviyorum :)





Soft veya keskin tercih ne olursa olsun, bence mutlaka renk olmalı tercihlerimizde. Sadece dore veya lame tercihler bana göre pek değil mesela... İşin içine mutlaka renk girsin istiyorum,

canlılık gelsin istiyorum. Şimdi "onlar renk değil mi" dediğinizi duyar gibi oluyorum ama ben işin içine canılık getirecek bir renk girsin istiyorum, bunu seviyorum :)







Peki sizin tercihiniz hangisi? 
Yumuşak geçişler mi? Kışkırtıcı renkler mi? ;)
theweddingsitesa
myrivierawedding

7 Kasım 2012 Çarşamba

Shake Shack, İstanbul'a Geliyoooor :))


Eminim hatırlayacaksınız, New York notlarımı paylaşırken,  bu yazımda  tattığımız bir hamburgerciden bahsetmiştim; Shake Shack...
Çook güzel bir haber aldım; Shake Shack İstanbul'a geliyormuş :))))




Geçen yazıma, sevgili Deniz Kaya çok güzel bir yorum yazmış ve Shake Shack'in Shaya bünyesinde ilk mağazasını İstanbul'da açacağını fakat tarihin netleşmediğini belirtmiş :))

Biliyorsunuz Shaya , The Body Shop, Debenhams, Topshop/Topman, Miss Selfridge, Dorothy Perkins, Evans, Claire’s, Payless, Le Pain Quotidien, Pinkberry ve Starbucks Coffee gibi markaları bünyesinde barındıran bir isim.
Ve şimdi bunlara bir de bu müthiş lezzet eklenecek :)

Yorumu okuyan sevgiliyle nasıl mutlu olduk, siz tahmin edin artık... Hem Shake Shack bizim için çok özel anılar barındırıyor. Umarım İstanbuldaki mağazasında da aynı New York'taki o havayı yakalarız...
Gerçekten sabırsızlandık ;))
O halde bir an evvel açılsın da doya doya yiyelim değil mi? ;))


1 Kasım 2012 Perşembe

SULTANI ÖLDÜRMEK



İşte yine tam sevdiğim gibi bir Ahmet Ümit kitabı. Sonu yine tam ters köşeye yatıracak cinsten.
Biraz daha fazla konuşursam kitabın sonunu söyleyeceğimden korkuyorum o yüzden bu konu burada kalsın.
 
Evet kitabı sevdim...
Sevdim çünkü; her sayfada yeni şeyler öğrendim. Her gün üzerinde yürüdüğümüz, geçip gittiğimiz İstanbul hakkında, fetih hakkında birçok şey yerine oturdu.
Sevdim çünkü; sonu hiç beklemediğim şekilde bitti. Katil, son ana kadar öyle güzel gizlenmişti ki, üzerine çokça kafa yormama rağmen aklıma hiç gelmedi.
Sevdim çünkü; "İstanbul Hatırası" kitabında, başrolde olan Nevzat Komser'e dışardan bakabilme lüksüm vardı.
Sevdim çünkü; katil olabilme ihtimali olan birinin kendi içindeki gelgitleri çok güzel işlenmişti.

Sadece bir "sevmedim"im var.
Sevmedim çünkü; kitapta çok fazla iç ses var. Bazen ana karakterin kendi kendine muhasebesi o kadar uzun sürüyordu ki konudan uzaklaşıyordum....

Evet görüleceği üzere 4'e 1 üstünlükle "sevdim" ağır basıyor :)

Evet ben sevdim, ya siz?



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...