Pages

2 Temmuz 2010 Cuma

KONUŞMA TERAPİSTİ KİMDİR? KONUŞMA TERAPİSİ NEDİR?

Daha önce DAĞHAN ile başladığım röportajlara bugün de yine bizim hastanede "Konuşma Terapisti" olarak çalışan Serkan Bengisu ile devam ediyorum...

Serkan ile hastanede neler yaptığına, hastane dışında nerelerde çalıştığına ve merkezinde hangi hedef kitle ile çalıştığına dair görüştük...
Bizim için çok keyifli geçti, umarım siz de okurken keyif alırsınız :)



Selin Ergeçer: Merhaba Serkan, hastanede nöroloji ekibi ile çalışıyorsun. Bu serviste ne iş yaptığını öğrenebilir miyim?
Serkan Bengisu: Benim mesleğim bildiğin üzere dil ve konuşma terapistliği...
Hastanede nöroloji bölümüne bağlı olan inme departmanında hastaların dil değerlendirmelerini yapıyorum ve
bozulan yutma fonksiyonlarının yerine getirilmesi için çalışıyorum.

SE: O halde 2 farklı iş mi yapmış oluyorsun yoksa bunlar birbirine bağlı işler mi?
SB: Aslında 2 iş yapıyorum denemez. Dil ve konuşma terapistliği geniş kapsamlı bir meslek dalıdır.
Hastaların gelişimsel veya edinilmiş konuşma problemleriyle,
seslerine yönelik bozukluklarla ve bunlarla birlikte yutma fonksiyonları ile uğraşan bir meslek dalıdır.
O nedenle hastanede yaptığım her 2 iş de yaptığım işin bir parçası olarak düşünülebilir.

SE: O halde tek tek ele alalım, böylesi okuyucular için daha açık olacak sanıyorum...
Peki, nedir konuşma bozukluğu?
SB: Konuşma bozukluğu, konuşma dilinin normal seyrinden farklılaşması olarak tanımalanabilir.
Bunlar; organik ya da fonksiyonel nedenlere bağlı olarak harflerin söylenememesi ya da yanlış söylenmesi,
dil gelişiminin normal seyrinden farklı gelişmesi ya da gecikmesi, kekemelik, herhangi bir kaza ya da
inme neticiseinde var olan konuşmanın yitirilmesi olarak tanımlanabilir.

SE: Diyelim ki inme geçiren biri var ve konuşması bozuldu. Nasıl bir tedavi yöntemi izliyorsun?
SB: Tüm problemlerde öncelikle problemi daha iyi anlamak, sorunu daha iyi analiz etmek ve tedavi programını oluşturabilmek için bir değerlendirme ve test uygulanır. Tam bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirmede çeşitli test bataryaları uygulanır. Çıkan profile göre, eksik olan alanlarla ilgili çalışma programları hazırlanıp hastalarla bireysel seanslar şeklinde bu egzersizler çalışılır.

SE: O halde seanslarınız eğitime dayalı seanslar oluyor öyle mi?
SB: Evet,genel anlamda bütün yaptığımız seanslar, temel olarak eğitim esaslıdır.

SE: Peki bu eğitimler herkeste aynı sonucu veriyor mu?
SB: Hayır tabii ki. Problemin türü, organik ya da fonksiyonel oluşu, oluş nedeni, hastanın yaşı, bireysel özellikleri (ailesinin eğitim düzeyi, hangi uyaranlara maruz kaldığı) vb. bunlara göre sonuçlar değişmekte...

SE: O halde tedavi süreci de hastadan hastaya değişiyordur...Peki ortalama bir süre verebiliyor musun hastaya?
SB: Bu en sevdiğim soru genel anlamda (gülüyor)...Bu soruyu her gün 20 kere filan cevaplıyorumdur.
Böyle bir süre veremiyoruz maalesef. Çünkü her bireyin problemi birbirinden farklı, her bireyin öğrenme becerileri birbirinden farklı,o nedenle süreyi önceden kestirmek çok mümkün olmuyor.

SE: Kimlerle çalışıyorsun?Yani yaş için bir alt veya üst sınır var mı?
SB: Hayır yok. Hem çocuklarla hem de yetişkinlerle çalışıyoruz. Bir yaş sınırı ve sınırlaması yok.

SE: Peki Serkan, hastanede bir de yutma bozukluklukları ile ilgili çalıştığını söylemiştin. Nedir yutma bozukluğu?
SB: Yutma bozukluğu herhangi bir hastalığa bağlı olarak, hastanın yutmasında yaşadığı güçlük olarak tarif edilebilir. Hastaların yutma güçlüğü yaşıyor olması, yetersiz beslenmeye veya ölüme bile neden olabilir.
O nedenle hastanın yutma performansını değerlendirmek için çeşitli görüntüleme yöntemleri ile
hastaların yutmaları değerlendirilir. Sağlıklı olarak yutup yutmadığına karar verilir. Hastanın yutma performansına göre ağızdan besin alıp alamayacağı, alacaksa ne tarz besinleri alabileceği, hangi kıvamlarda besin alabileceği belirlenir.

SE: Peki kıvamlar dedin... Bu kıvamlar konusunu biraz anlatabilir misin?
SB: Kıvamlardan kast edilen şudur; 3 temel kıvamdan bahsedilebilir. Bunlar yumuşak, sıvı ve katı kıvamlardır. Hastalar bazen bazı kıvamları tolere ederbilirlerken bazılarını tolere edemezler...
Tolere edememekten kast edilen yutma sırasında yiyeceğin, soluk borusuna kaçıyor olması ki biz buna aspirasyon diyoruz veya yutma aşamasında gerekli kıvamın yutma için hazırlanamaması olarak düşünülebilir.

SE: Diyelim ki bir hasta geldi ve yutamadığını tespit ettin. Sonraki aşamalar nedir?
SB: Eğer hasta hiçbir kıvamı yutamıyorsa, bu hastanın alternatif yöntemlerle beslenmesine yani bir beslenme tübü veya damar yolu ile beslenmesine, ağızdan besin almamasına karar verilir. Eğer belirli kıvamları yutuyor, belirli kıvamları yutamıyorsa, hastanın hangi kıvamla ve ne koşullarda ağızdan besin alacağına,
karar verilir. Ve problem yaşayan tüm hastalara yutma terapisi uygulanarak, hastanın besin alma potansiyeli artırılmaya çalışılır.

SE: Yutma terapisi dedin. Nedir bu biraz daha açıklayabilir misin?
SB: Yutma terapisi temel olarak 2 başlıktan oluşur. Bunlar doğrudan ve dolaylı teknikler olarak 2'ye ayrılır.
Dolaylı teknikler; diyetin ayarlanması, yutma ile ilişkili yapıların güçlendirilmesine yönelik egzersizlerdir
ve yutma sırasında yiyeceğin daha güvenli yollarla yutulmasını sağlayan pozisyonlama tekniklerdir.
Doğrudan tekniklerde ise yine hastanın daha güvenli bir şekilde yiyeceği yutmasını sağlamaya yönelik egzersizler ve elektrik stümilasyonu gibi tekniklerle hastaya yardımcı olunmaya çalışılır.

SE: Serkan eminim,çoğu okur bu anlattıklarından çok faydalanacaktır. Peki biraz da seni yakından tanıyalım; bildiğim kadarı ile hastaneden çıktıktan sonra kendi merkezinde hasta görmeye devam ediyorsun.Bu konuyla ilgili bize biraz bilgi verir misin?
SB: Hastaneden sonra, eşimle birlikte kurduğumuz LİNGUA Dil Konuşma ve Eğitim Merkezinde çalışmalarıma devam ediyorum.Merkezimizde konuşma ile ilgili problem yaşayan çocuk ve yetişkinlerle çalışıyoruz. Merkeze gelen hasta grubu bazen çeşitli harfleri söyleyemeyen ya da yanlış söyleyen çocuklar,kekemelik problemi yaşayanlar, sesi ile ilgili problem yaşayan ses kullanıcıları,
sonradan gelişen bir konuşma problemine sahip olan yetişkinler,konuşması geciken ya da hiç konuşamayan kişilerden oluşmakta. Bunun yanı sıra merkezimizde otizm, yaygın gelişimsel bozukluk, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu,öğrenme güçlüğü, okul olgunluğu ve okul başarısızlığı gibi konularla ilgili çalışmalar da yürütülmektedir.

SE: Sana ulaşmaya çalışan kişiler seni nereden bulabilirler?
SB: Bana ulaşmak için hem LİNGUA'yi hem de http://www.konusmaterapistim.com/ sitesini ziyaret edebilirler...

SE: Anlaşılan otizm veya bahsettiğin diğer konularla ilgili bir de eşinle görüşme yapmamız gerek :)
Peki Serkan, belki aramızda bu yazıyı okuyup, meslek olarak seçmek isteyen kişiler vardır.
Onlar için ne önerirsin? Daha doğrusu ne okumaları,nasıl bir yol izlemeleri gerek?
SB: Gerek ülkemizde, gerekse yurt dışında bu mesleği yapabilmek için yüksek lisans seviyesinde eğitim almak gerekli.Ülkemizde bu konuda eğitim veren tek program;Anadolu Üniv. bünyesinde "Dil ve konuşma terpistliği" yüksek lisans programıdır.Burada eğitim gördükten sonra, kişiler bu mesleği icra edebilirler.

SE: Peki serkan nedir bu mesleğin avantaj ve dezavantajları?
SB: Avantajları; ülkemizde çok ender bulunan az sayıda uzmanın olduğu, gelişime açık olan bir meslek.
Bu mesleğe sahip kişiler çok farklı ve fazla iş olanaklarına sahip olabiliyorlar.
Dezavantajı ise henüz gelişmekte olan bir meslek olduğu için oturmuş bir meslek yasasının olmaması
ve bununla ilgili bir denetim sisteminin henüz mevcut olmayışıdır.

SE: Serkan çok keyifli bir sohbetti benim için, ben çok keyif aldım...Hastalarından vakit ayırıp, sorularımı cevapladığın için çok teşekkür ederim :)
SB: Rica ederim Selinciğim, benim için de çok keyifli bir sohbetti. Yardımcı olabildiysem ne mutlu bana...






5 yorum:

Chilek dedi ki...

Selincim, çok güzel faydalı bir röportaj olmuş. Yüreğine sağlık:) Bende gelip senle mi yapsam? napsam:))

ayca dedi ki...

Selin, Serkan üniversitede eşimin sınıf arkadaşıydı.. Güzel bir rastlaşma oldu... kendisine sevgilerimi ilet lütfen :) bu arada senin mesleğini de bilmediğimi fark ettim :(

Selin Ergeçer dedi ki...

Chilekcimm begenmene cok sevindim :) umarim ise yarar :) neden olmasin yapabiliriz tabii ki :)

Selin Ergeçer dedi ki...

Aycacim evet haberim var o tesaduften :) cok hos bir rastlanti gercekten de:) sevgilerini ileticem hic merak etme :) bu arada galiba yakinda kendi kendime de soru cevap seklinde roportaj yapacagim veya birinden rica edecegim ;))))

Adsız dedi ki...

Ayçacım seninlede aynı sınıftaydık. Unuttun galiba :))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...