Pages

22 Mart 2017 Çarşamba

selinergecer.blogspot.com

Hala yeni blogumu ziyaret etmemiş olabilir misiniz? :)

Bebekle hayat, bebekle gezi, İlk izlenimler 
ve en önemlisi bebekli hayata adaptasyon yazılarımla yeni blogumdayım :)

Beklerim…

Love At First Sight

7 Şubat 2017 Salı

Yeni Bloğuma Doğru


Artık maceralarıma ve ara verdiğim yazılarıma 

selinergecer.blogspot.com 

adresinde devam edeceğim.
Love At First Sight...

Uğrarsanız ve hatta takibinize alırsanız çok mutlu olurum 

TIK TIK :)

6 Kasım 2014 Perşembe

Uzun bir aradan sonra sofra fotografi :)



Güzel bir fotograf, güzel bir sofra, güzel bir geceydi :)
Yemek takımım ve Su damlacıklı bardaklarım Paşabahçe'den...
Peçete halkalarım ise Zara Home'dan...

Seviyorum sofralarımı fotograflamayı...
Daha keyifli, daha heyecanlı, daha da dolu dolu gelecek güzel günlere :)







2 Kasım 2014 Pazar

Susamlı Karidesli Ispanak Salatası

Uzun zamandır post girmediğimi fark ettim. Günlük hayatın koşturmacası, iş güç derken günler nasıl geçiyor farkında bile değilim. E madem ki fark ettim, ara daha fazla uzamasın dedim ve güzel bir tarifle geri dönüş yaptım :)

Tarifimiz hem hafif hem de çok lezzetli bir sosa sahip; susamla çevrilmiş karidesli ıspanak salatası...



Gelelim şimdi bu çok lezzetli ve hafif salatamızın tarifine...

Önce malzemeler;

- Ispanak,
- 2-3 adet taze soğan
- 500 gr karides
- Biraz tereyağı,
- 2 çorba kaşığı susam

SOS İÇİN;
- 2-3 diş sarmısak,
- 1 çay kaşığı esmer şeker,
- 1 çay kaşığı köri,
- 2 çorba kaşığı limon suyu,
- 2 çorba kaşığı zeytinyağı,
- 2 çay kaşığı hindistan cevizi rendesi,
- Tuz

1) Ispanakları yıkayın ayıklayın,
2) Soğanları ince ince doğrayın ve ıspanakla karıştırın.
3) Karidesi tereyağında 2-3 dakika çevirin sonra susamları ekleyip biraz daha çevirin,
4) Sosu hazırlayın ve ıspanağa dökün, iyice karıştırın.
5) Ve son olarak, Sosla harmanlanmış ıspanağın üzerine kızarttığınız karidesleri  ekleyin

Ve işte salatamız hazır :)

AFİYET OLSUN






22 Temmuz 2014 Salı

ST. Petersburg'da Ne Yiyelim, Ne İçelim? :)

Saint Petersburg, özellikle beyaz gecelerde mutlaka görülmesi gereken bir şehirmiş. Beyaz geceler fotografları ve St.Petersburg şehir notlarımı başka bir posta saklamak istiyorum. Bu post sadece yemek postu olsun olur mu? :)


İlk görsel, Petrograd bölgesinden; Restaurant Koryushka... Restaurant büyükçe ve nehrin kenarında dolayısıyla çok güzel bir nehir manzarası var, menüsü de hayli geniş. Yalnız çalışanlar İngilizce ya bilmiyor ya da o kadar az biliyor ki anlaşmak gerçekten çok zor olmuştu.
Görsellerde; başlangıç menüsünden sectiğimiz somon carpaccio ve potato cake var. Eger siz de benim gibi somon fümeye çok düşkünseniz, bu seçimleri denemenizi tavsiye ederim.


Biz beyaz geceleri daha uzun yaşayalım ve hissedelim diye bir akşam yemeğimizi bir roofta yemeye karar vermiştik. St.Petersburg restaurantları diye araştırırken birçok yerde karşıma Kempinski Hotel çıkınca kararımızı verdik ve bir akşam Kempinski Hotel'in roofunda yemek yedik. Gerçi hatırlayınca hala gülümsüyorum çünkü akşam yemeği dediğime bakmayın siz, hava gayet aydınlık hatta ışıl ışıldı ve hatta yemeğe akşam 21:00'de güneş gözlüklerimizle gitmiştik :)) Yaşasın Beyaz Geceler :)) Restaurant ferah, manzaralı ve hayli pahalı. Personel nazik ve çok ilgili.
İşte burada Başlangıç menüsünden seçtiklerimizden Ton balığı soslu İnce dilimlenmiş dana eti (cold sliced veal with tuna sauce)

Domates püresi ve Rus balı ile lezzetlendirilmiş Burrata Peyniri... (Burrata cheese with tomato puree and Russian honey)

Ve meşhur Beef Strogonof...(bu arada beef strogonof benim de çok severek ve sık yaptığım bir yemektir. Hikayesini ancak St.Petersburg gezim sırasında öğrendim ve Strogonofların evini gezmek kısmet oldu. O kadar çok yaptığım yemeğe ismini veren kişilerin evini gezmek gerçekten de çok hoştu :) Hikayesini Bir sonraki St.Petersburg postumda anlatacağım)

Bu tatlı ise Saint Petersburg'da bulunan ünlü Hermitage Müzesi için tasarlanmış özel bir tatlıydı fakat adını ne yazık ki unuttum...

Burası Nevsky Caddesi üzerinde mutlaka görülmesi gereken bir yer; Eliseyev Emporium...Nevsky Caddesi üzerinde, şehir gezmesine mola verebileceğiniz, güzel bir mekan. Bu arada görsellere bakıp burayı sadece pastane olarak düşünmeyin, sandviçten havyara çok geniş bir yelpazesi var. Ayrıca bir yandan da satın alabileceğiniz votkalar, çikolatalar, kurabiye ve daha birçok şeyin satıldığı mini market tarzında bir de bölümü var. 




Burası ise bir öğlen yemeği için uğradığımız Nevsky Caddesi üzerinde yer alan, Belmond Grand Hotel Europe. Çok görkemli olan bu otelin cafesi de bir o kadar keyifli. Nevsky Caddesini izlerken yemek yiyebileceğiniz bu mekanın yemekleri o kadar lezzetliydi ki  sanıyorum burası St.Petersburg'da yediğim en iyi yerlerden diyebilirim.

Ve yine Beef Strogonof :) (ve bana sorarsanız, ben, buradaki beef strogonofu, Kempinski Hoteldekine göre daha çok beğendim,sunumu bile daha hoş değil mi?)

Ve kapanışı en en en sevdiğim ve St.Petersburg'a gidildiğinde mutlaka ama mutlaka tadılması gereken bir tatlıyla yapıyorum. Zaten St.Petersburg yeme içme diye arattığınızda mutlaka karşınıza "blini yemeden dönmeyin" tarzında cümleler çoğunlukla çıkacaktır. Blini bizim bildiğimiz krep. 
Bu krebi Singer binasında bulunan cafede mutlaka yemelisiniz. Singer Binası, Kazan Katedralinin tam karşısında, şu anda kitapçı olarak kullanılan bir bina ve cafesi de bu binanın 2. katında. Hatta bu kafenin öyle güzel bir manzarası var ki, yemeğinizi yerken hem cadde kalabalığını hem de Kazan Katedralini izlemeniz, izlerken de caddenin kalabalığına dalıp kendinizi unutmanız mümkün :) Krebin Tuzluları da vardı elbet menüde fakat sürekli aşağıda gördüğünüz halini yemekten, tuzluya hiç sıra gelmedi :)

Ama yani karşı konulabilir mi bu tatlıya siz söyleyin :))

30 Haziran 2014 Pazartesi

NEW YORK CITY & HELİKOPTER TURU

Çok değil daha yaklaşık 1 ay önce oradaydım aslında ama bu, NY'u deli gibi özlememe engel değil, engel olamıyor işte. Bu nasıl bir aşk bilmiyorum zaten mantık çerçevesinde kalarak da açıklayamıyorum bu tutkuyu. Herhalde bir önceki hayatımda orada yaşıyordum ne bileyim ya da öyle bir şey işte :)
Eski fotograflarıma bakarken bunlardan bir post yapmalıyım dedim. Hem bu sefer helikoptere de bindik NY'da. O kadar güzel fotograflarım oldu ki anlatamam. Bu şehir yukarıdan da çok güzel. Bu postta helikopter detaylarından da bahsedeceğim.
Ama önce... Gelin sokaklarında bir tur atalım... 

İlk görsel Pret a Manger'dan... Benim çok sevdiğim, hızlı bir atıştırmalık ve kahve için uğrayabileceğiniz güzel bir mekan. Ve eğer uğrarsanız mutlaka çikolatalı kruvasanından yemeden dönmeyin. Bu arada aşağıdaki görsel bir pazar sabahı sakinliğinde, saat 11:00 olsun da mağazalar açılsın diye beklerken çekildi. Ne kadar huzur dolu değil mi :)



Burası da 6. Cadde, 6th Av yani namı diğer Avenue Of the Americas...Bizim otele çok yakın olduğu için ayrı bir yeri vardır gönlümde. E tabii Magnolia Bakery'nin de bu cadde üzerinde olması, bu caddeye sempatimin artmasına yol açmadı desem yalan olur :)


Meşhur Central Park. Her daim gidebileceğim, yazın çimlerine uzanıp huzur dolacağım, kışın da karlar altında yürüyüş yapabileceğim çok sevdiğim bir park. Hala el yapımı olduğuna inanasım gelmiyor. Biz varolan parkların değerini bilmiyorken, insanlar şehrin göbeğinde böyle kocaman bir nefes alanı yapmışlar ya, helal olsun demeden geçemiyorum. Gerçekten de yeşiller nasıl yeşil :) Bu arada bir öğlen Dean&Delucadan bir sandviç,soğuk yiyecek,içecek ve tatlı alarak bu eşsiz mekanda piknik yapmayı atlamayın :) Ve eğer kışın giderseniz, Loeb Boat House'da da güzel bir yemek yiyebileceğinizi unutmayın...




Ve NY'un eşsiz geceleri...Hani hiç uyumayan şehir derler ya, gerçekten öyle bir yer işte. Her an ışıl ışıl, her an cıvıl cıvıl...Ve aşağıda meşhur Times Square...



Burası da Madison Square Park'ın orası. Yani Eataly'nin önünden Empire State manzarasıyla bir kare...



Ve gelelim meşhur helikopter turumuza. Eğer NY'a yolunuz düşerse mutlaka bu turu yapın derim ben. Gerçekten de çok etkileyici, çok büyüleyici görüntüler görme şansınız oluyor. Aslında biz şansa yaptık bu turu. Önce inip kalkan helikopterleri gördük, olurdu olmazdı derken hadi dedik yapalım. Aslında bilgi almak için girdik ama tabii ki bizi kolayca ikna ettiler, e bizim de dünden razı olmamız bu işi kolaylaştırmadı değil :) Tabii başkaları önceden rezervasyon yaptırıp gelmişler, bizimki spontan geliştiği için 1,5 saat sonrasına randevu verdiler bize. Bu arada biz en kısa turu seçtik. 15 dakika civarında sürüyor. Helikoptere binmeden önce çantanızı ve eşyalarınızı kilitli bir dolaba yerleştirmenizi istiyorlar. Bizim 15 dakikalık turumuzda bizi Hudson Nehri boyunca gezdirdiler. Köprüleri, Özgürlük Heykelini, Central Parkı, Empire State ve Chrysler Binasını yukarıdan görme şansınız oluyor. Tur sırasında size önemli bilgiler anlatıyorlar. Bizim helikopterde biz 6 kişiydik. Burada kritik olan pilotun hemen arkasına oturmamanız. Oraya oturduğunuz taktirde hep ters gidiyorsunuz. Tabii bu pek de elinizde olmayabilir çünkü sizi sürekli birileri yönlendiriyor. Ben şanslıydım, beni en öne, pilotun yanına oturttular. Dolayısı ile hep çok güzel bir manzaram oldu :) Ve fikir vermesi için yazıyorum. Bu 15 dakikalık turun ücreti 150 Dolar + KDV idi. Bu arada sıranızın gelmesini beklerken size özel fotograf hizmeti satmaya çalışıyorlar. Biz tabii hemen satın aldık. Sandık ki yukarda da fotografçı yanımızda olacak ve helikopterin içinde güzel fotograflarımız olacak. Oysa ki durum öyle değilmiş. Sadece siz helikoptere binene kadar ve indikten sonra çekimler yapılıyor. Yani bilseydik belki de almazdık. Karar size kalmış. 
İşte o muhteşem karelerden sadece birkaçı...




İşte böyle anılarımız fotograflarımız olmuş NY'da :)))
Bu postu yaparken yine fark ettim ki çok özledim. Her köşesini, her sokağını özledim. 
İnsanın bu kadar uzak bir yeri bu kadar sevmesi şans mı şanssızlık mı bilemiyorum, siz karar verin :))

24 Haziran 2014 Salı

Enginarlı Crostini





Oldum olası enginarı çok severim. Severim ama hiçbir zaman kavanozlarda satılan enginar kalplerinden denememiştim. Bu ilk oldu ve rahatlıkla söyleyebilirim ki son olmayacak :)
Geçenlerde bir kutlama için farklı bir tarif arayışına girdim ve La Cucina Italiana Dergisinde gördüğüm bu enginarlı tarifi biraz değiştirerek, kendi yorumumu katarak uygulamaya karar verdim. Sonuç bence çok güzel oldu, farklı tatlarla birleşen enginarın ağızda bıraktığı lezzet, bizce sınıfı geçti :)

Yapılışı ise gerçekten çok kolay... Gelelim tarife;

Enginarlı üst için:
1 kavanoz enginar kalbi
Birkaç dal taze fesleğen
4-5 yuvarlak dilim keçi peyniri
2-3 diş sarmısak
Zeytinyağı
Az tuz

Pesto sosu (evden de yapabilirsiniz, ben hazır sos kullandım)

Ekmek dilimleri


Yapılışı:

* Bir kabın içerisine enginarları ince ince doğruyoruz. 
* İçine ince doğradığımız fesleğenleri katıyoruz.
* Sarmısağı rendeliyoruz
* Çatalla ufaladığımız keçi peynirini ekliyoruz
* Biraz zeytinyağı, 
* Biraz tuz katıyoruz

Ve enginarlı karışımımız hazır...
PS: İsterseniz bu karışımı daha önceden yapıp buzdolabında bekletebilirsiniz. Masa hazırlama telaşında, daha önceden yapılabilen karışımlar hayat kurtarır bilirim :) Ben crostinileri hazırlarken öyle yaptım :)

Servisten hemen önce ekmekleri hazırlamaya geliyor sıra...

* Ekmek tercihimi tam buğday ekmeğinden yana kullandım ben. Ekmek dilimlerinin üzerine biraz zeytinyağı sürerek, 2-3 dakika fırına sokuyoruz
* Çıtır olan ekmeklerin üzerine ince bir kat pesto sosu sürüyoruz
* Üzerine son olarak enginarlı karışımdan koyup ekmekler hala ılıkken servis ediyoruz...

İşte hepsi bu, sizce de güzel ve kolay bir atıştırmalık değil mi? :)



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...