Pages

31 Mayıs 2011 Salı

HACIKO ve TÜRLER ARASI DAYANIŞMA

Ülkemizde hayvanlar için yapılan yardımların, kurulan derneklerin az olduğunu hepimiz biliyoruz maalesef.
Tüm yapabildiğimiz, var olan yardım derneklerinin daha iyi işleyebilmesini sağlamak veya varlıklarını devam ettirebilmelerine yardımcı olmak. Bugün hayvanlar için çalışan 2 gruptan bahsetmek istiyorum sizlere.

Birincisi Haciko... Haciko bu derneklerden biri. Hayvanları çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneği...
Geçenlerde rastladım haberlerine;Ömür Gedik bir albüm çıkartmış ve albümün tüm geliri Haciko'ya bağışlanacakmış. Şarkılarını biliyor muydum? Hayır... Önemli miydi? Koskoca bir hayır... Çünkü önemli olan Ömür Gedik'in söylediği şarkıların kalitesi veya güzelliği değil, nasıl şarkı söylediği umrumda bile değil. Gittim hemen albümden bir tane edindim, bu çorbada minik bir tuzum olduysa ne mutlu bana :)


İkincisi Türler Arası Dayanışma . Yonca Evcimik'in önderliğinde başlatılan bu projeye İstanbul Büyükşehir Belediyesi destek verince çalışmalar hız kazanmış. Peki nedir bu projenin amacı?

Projenin amacı bu;

Çocuklardaki 'şiddet' duygusunun 'sevgi' duygusuna dönüşmesini sağlamak amacıyla 'ŞİDDETE KARŞI SEVGİ' başlıklı teatral eğitim çalışmasını uygulayarak çocuklar ile hayvanlar arasında 'dostluk ve korumaya' yönelik bir iletişim kurmak.

Çocuklarda hayvanlara karşı 'merhamet, yardım ve koruma' duygularını geliştirirken, buna paralel olarak kişilik yapılarında 'yaşam hakkına saygı, sevgi ve paylaşma duygularının güçlenmesini sağlamak.
Çocuklarda kendinden küçükleri, yaşıtlarını ve zaman zaman da büyüklerini de hedef alacak boyutlara ulaşmış olan insana karşı şiddeti önlemek. Ekolojik denge içinde 'insan, doğa ve hayvanın' bir bütün olduğunu, bu unsurlardan birinin zarar görmesinin diğerlerini de etkileyeceğini anlatmak.

2011/2012 eğitim - öğretim yılı içerisinde İstanbul genelinde öncelikle HAYTAP temsilciliklerimizin olduğu 39 Belediyeye yönelik hayvan bakım evlerine ziyaret edilecektir.Beraberinde Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte belirlenecek okullardaki binlerce ilkokul öğrencisine, direkt olarak ulaşılacaktır.(http://www.turlerarasidayanisma.com/proje-hakkinda.html)


Bence projenin amacı çok güzel. Keşke gerçekleşse ve çocuklarımızın sevgi ve merhamet duyguları gelişse...
Eminim, o zaman ülkemiz daha yaşanılası daha güzel daha iyi bir yer haline dönüşecek...

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Keyifli Geceler & Mezeler Hiç Bitmesin ;)

Yine yine yeniden keyifli bir gecenin ardından detayları sizlerle paylaşmamak olmazdı :)
Yine dostlarla bizim evde, yine sohbet ve kahkahalar eşliğinde güzel yemekler yendi, haftanın stresi unutuldu gitti :))

Geçen sefer siyah üzerine sarı runnerla süslediğim masamı bu sefer yine siyah masa örtüsü üzerine, bu sefer lame runner koyarak süsledim... Lame detaylı tabaklarım da bu ikiliye uyum sağladı :)




Somonlu enginar yine baş köşedeydi tabi ;) Onun dışında tahinli tavuklu meze, jambonlu arpa şehriye salatası ve anneannemin spesyalitesi patlıcan marinata (ki ne demek olduğunu bilmiyorum:P) mezelerimizden bazılarıydı...



Diyet yaparken bu yemekleri hazırlamak da, masada kendini kaybedip yiyeceklere saldırmamak da benim için gerçekten zor oluyor ama hep dediğim bir şey var; dostlarla olmak, birlikte güzel vakit geçirmek, sohbet edip haftanın yorgunluğunu unutmak gibisi yok...





O yüzden bugünkü postumu yine aynı şekilde bitiriyorum; bu geceler hiç bitmesin, dostlarla keyifli sohbetler hep sürsün ;)


İYİ HAFTALAR HERKESE :))

27 Mayıs 2011 Cuma

NUTELLA - MSA DAVETİ :)

Geçenlerde sevgili Pelin Özbay'ın daveti ile MSA'da düzenlenen "Nutella ile Lezzetli Kahvaltı Tarifleri" buluşmasına katıldım :) Nasıl isteyerek, nasıl hevesle gittiğimi tahmin edemezsiniz...Ee ne de olsa konunun içinde hem MSA yani Mutfak Sanatları Akademisi hem de Nutella vardı. Bu ikilinin buluşmasından ortaya nasıl kaliteli, nasıl lezzetli ürünler çıkacak tahmin etmek hiç de zor değildi ;)

MSA tam da daha önceki postumda anlattığım gibi yine muhteşemdi, tabii Nutellayı da unutmamak lazım, dedim ya bu ikilinin buluşması muhteşem olmuştu :))




Daha önceki yazılarımdan MSA'yı ne kadar sevdiğimi artık biliyorsunuz. Yine aynı şekilde tüm şefler güleryüzlü, herkes yardımseverdi. Geniş bir çalışma alanımız, bol malzememiz vardı... MSA bu açıdan gerçekten çok farklı, eğer hala denemediyeseniz, en kısa zamanda MSA'da bir kursa katılmanızı tavsiye ederim ;) Bu arada o gün bizlerle birlikte, Nutella'nın Grup Marka Müdürü Emre Gölcük de vardı. Tüm sıcakkanlılığı ile, biz Nutellalı tarifleri hazırlarken, O da bizlere Nutella ile ilgili bilgiler veriyordu...




Eveet gelelim bizim neler hazırladığımıza :) Nutellalı açma, Nutellalı Poğaça ve Nutellalı pita ekmeği o gün hazırladığımız lezzetli yiyeceklerdi :)) Yani, o kadar lezzetli oldular ki, hepsini yememek için kendimi zor tuttum. Yani fırından yeni çıkmış sıcacık bir açmayı düşünün, e bir de içinde Nutella olduğunu düşünün...E daha ne diyeyim :)) 
Bu arada bu açmalar, pitalar arasında, Nutellalar ortalıkta dolaşırken, o muhteşem kokular eşliğinde aklım o kadar uçtu ki pitayı ve açmayı fotografladım ama poğaçanın fotografını çekmeyi unutmuşum :)
Gelelim o günün eğlenceli fotograflarından bazılarına ;)

İşte Nutellalı açma ve pitalarımız;




Vee işte açmalarımla ben ;))




Fotograflardan da anlamışsınızdır, çok eğlenceli bir gün oldu benim için o yüzden buradan herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum...Özellikle 3 saat boyunca birlikte açma poğaça yaptığımız Aslıhan'a buradan sevgiler ;) 
Bu arada gerçekten ama gerçekten Nutellalı tarifleri denemelisiniz, bambaşka bir lezzet...
En yakın zamanda bu tariflerimi sizlerle paylaşacağım, eh siz de belki bir pazar sabahı bu tariflerle mükellef bir sofra hazırlarsınız kendinize ;))

İYİ HAFTASONLARI :))

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Tasarım Alaturka

Geçenlerde şans eseri rastladım Tasarım Alaturka'ya ve görür görmez bayıldım; Türkiye’nin önemli reklam ajanslarından biri olan Rafineri’nin, MediaCat dergisinin üç ayda bir yayınladığı tasarım ekinden hareketle ortaya cikmis Tasarım Alaturka...Yıllardır günlük hayatta kullandığımız alışkanlıklarımız ile kurtulmaya çalıştığımız alaturkalıklarımızın karmasından tasarlanan nesneler var. O kadar eğlenceli nesneler ortaya çıkmış ki, gördüğüm her nesneye "işte tam da bu"demeden geçemedim...E tabii bu kadar beğenmişken,sizlerle paylaşmamak olmazdı :)

Bu nesneler neler mi? Buyrun birlikte bakalım;














24 Mayıs 2011 Salı

Muhteşem Yatak Odaları 1

Kuşkusuz ki evin her odası ayrı önemli ve özeldir fakat benim için yatak odasının önemi ayrıdır.

Bir kere ferah olmalı, çok koyu tonlarda olmamalı, ruhumu sıkmamalı filan derken kendi yatak odamı kırmızı detaylı beyaz mobilyalarla dekore etmiştim evlenirken. İyi ki de öyle yapmışım, seçimimden çok memnunum :)
Tabii zevk ve işlevsellik doğrultusunda, herbirimiz farklı farklı seçimler yapıyoruz ama güneş ışığını tamamen içine alan ferah ve aydınlık bir yatak odasına kim hayır diyebilir ki?

Aşağıdaki fotograflara bakarken odamı tekrar dekore etmek istedim ve eminim ki aynı duyguyu siz de yaşayacaksınız ;) Bu arada benim favorim 3. yatak odası, peki ya sizinki hangisi? ;)


















23 Mayıs 2011 Pazartesi

Dostlarla Keyifli Bir Gece ;)

Haftasonum oldukça yoğun geçti. Bu yoğunluğa bir de kızkardeş nikahı sıkıştırınca, oldukça koşuşturmalı ama bir o kadar heyecan ve mutluluk dolu bir haftasonu oldu sevgili ve benim için ;)
Nikah detaylarını daha sonra anlatmak üzere bir kenara bırakıyor, haftasonunun başlangıcına, cuma akşamına dönüyorum :)
Cuma akşamı, bizim evde, birlikte olmaktan çok keyif aldığımız Burcu ve Onur çifti ile birlikteydik...Yine herzamanki gibi bol kahkahalı, bol sohbetli bir gece oldu bizim için...
E tabii, keyifli gece yemeksiz olmaz diyerek de birşeyler hazırladım...



Fotografta da göreceğiniz gibi, siyah örtümü masanın zemini olacak şekilde serdikten sonra, sarı runner ve peçetelerle masama renk katmaya çalıştım... Nasıl olmuş? :))
Masamızda neler mi vardı? Sosisli börek, humus, patlıcan salatası, peyaz penir, jambonlu makarna salatası ve hardal soslu somonlu enginar  ile başlayıp fırında kaşarlı püreli taskebabı ile son bulduk...
Sonra bir de tiramisumuz vardı ama onu fotograflamamışız ne yazık ki... ;)




Haftasonu çok çabuk bitti, nasıl geçti anlamadım...E güzel şeyler hep çabuk biter ama keyifli geceler hiç bitmesin, dostlarla sohbet hep sürsün, ne de olsa hayatın motivasyonu bu değil mi? :))

20 Mayıs 2011 Cuma

TÜRKAN...





Çok dolu bir hayat hikayesi O'nunki...
Dolu dizgin yaşanmış...
Mutlu olabilmiş mi gerçekten mutlu olmuş mu bilmiyorum,
Ama birçok insana dokunduğu, onları mutlu ettiği kesin...

19 Mayıs'ta gittik "Türkan" filmine...
Bütün salon ile birlikte ağlaya ağlaya izledik...

Filmi izlerken, bir insanın bu kadar işler başarabilme potansiyelinin olduğunu görüp şaşırıyor insan...
Bu potansiyel herkeste var mı acaba?
Hepimizde var mı?
Bende var mı?

Filmi izlemenizi öneririm...
Gerçi film, Türkan Saylan'ın son günlerini anlattığı için biraz ağır
ve üzücü fakat yine de izleyin derim ben...
Hatta izleyenler varsa yorumlarını paylaşırlarsa çok sevinirim...


19 Mayıs 2011 Perşembe

19 Mayıs 2011



Önemli bir gün bugün...
19 Mayıs...

Bu özel ve önemli gün
hepimize kutlu olsun ;)

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Sarmısaklı mayonez ve yumurtalı domates dolması

Eveeeet bugün yine postumda bir yemek tarifi var :))

Efendim? Evet evet bildiniz; diyete devam ediyorum, bu yüzden de madem bu yiyecekleri yiyemiyorum bari postunu hazırlayarak mutlu olayım diyorum ve yemek tarifleri ile ilgili postlar hazırlıyorum :)

Bugün tarifini vereceğim yiyecek domates dolması...




Malzemelerimiz;
4 adet domates
4 adet haşlanmış yumurta
3 diş sarmısak
2 adet yumurta sarısı
2 dal taze kekik
50 gr kornişon turşu
5 gr kapari çiçeği
tuz
karabiber
zeytinyağı


Malzemeleri temin ettikten sonra işimiz kolaylaşıyor :)
Sırası ile şunları yapınca da yumurta dolmalarımız hazır,
Ne mi yapıyoruz?
Buyrun bakalım :)

* Önce işe sarmısakları ezerek başlıyoruz
* Bir kaba aldığımız yumurta sarılarına, zeytinyağını azar azar,
çok yavaşça ekliyoruz ve mayonez elde ediyoruz
* Elde ettiğimiz bu mayoneze sarmısaklarımızı ekliyoruz
* Diğer tarafta domatesleri iyice yıkayıp içlerini boşaltıyoruz
* Haşlanmış yumurtaları ince ince doğruyoruz
* Kornişon turşu ve kapari çiçeğini de ince ince doğradıktan sonra yumurta ile karıştırıyoruz
* Daha sonra bu karışımı taze kekik, tuz, karabiber ve zeytinyağı ile tatlandırıyoruz
* Sarmısaklı mayonezi ve bu iç harcı birbirine karıştırıyoruz
* Domatesleri bu harç ile dolduruyoruz
* 180 derecede ısıtılmış fırında 10-15 dakika kadar pişiriyoruz

İşte hepsi bu,yumurtalı domates dolmamız bitti bile :)


Bu arada mayonezi sarmısak yerine fesleğen ile de tatlandırabiliriz
veya istediğimiz herhangi bir başka baharat ile de tatlandırabiliriz mayonezimizi...

Ayrıca mayonez hazırlarken içine bir miktar hardal karıştırmanın iyi olacağını öğrenmiştim,
çünkü yumurtayı çiğ kullanıyoruz, içinde olabilecek bakterilere karşı hardal kullanmak yerinde olacaktır...


Hadi bakalım, herkese afiyet olsun :))



17 Mayıs 2011 Salı

Acılı minik köfteler, ekşi domates sos ile...

Eveeet, bugün tapaslarımıza kaldığımız yerden devam edelim istedim ve bugünkü tarifi ekşi soslu minik köfte olarak belirledim. Yapımı gerçekten de çok kolay, lezzeti ise dillere destan :) Herhalde bu tanımdan sonra, bu köfteleri ne kadar çok sevdiğimi tahmin edebilmişsinizdir :))

Tarife geçmeden önce buyrun fotografına bakalım soslu minik köftelerimizin ;)




Bu tarifte benim sosum biraz sulu oldu gördüğünüz gibi...Aslında,sosun çok fazla sulu olmaması gerek...

Efendim, bu köftelerimiz için gereken malzemeler;
500 gr kıyma
1 adet yumurta
5 gr acı chili biber (doğranmış)
10 ml soya sosu
40 ml acı sos
150 gr galeta unu
2-3 dal kıyılmış maydanoz

Sosu için ise;
2-3 adet domates
2 diş sarmısak
1 adet lime limon


Malzemelerimizi temin ettikten sonra yapımına geçiyoruz :)

* Kıyma, yumurta, galeta unu, acı sos, chili biber ve maydanozu bir kap içerisinde iyice karıştırıyoruz
* Küçük küçük toplar şeklinde yuvarlıyoruz
* Önceden 180 derece ısıtılmış fırında, 10-15 dk pişiriyoruz

Diğer tarafta;
* Domateslerin kabuklarını soyup küp şeklinde doğruyoruz,
* Sarmısakları iyice kıyıyoruz
* Az yağlı bir tavada sarmısak ve domatesleri soteliyoruz
* Lime limonun kabuğunu ve suyunu ekleyip 5 dk kısık ateşte pişiriyoruz
(çok ekşi olsun veya tadı baskın olsun istemiyorsanız limonun kabuğunu koymayabilirsiniz,tamamen damak tadınıza kalmış)

* Son olarak sosumuzu servis tabağına alıyoruz, üzerine de köftelerimizi koyup servis ediyoruz

Hepsi bu kadar

AFİYET OLSUN :)





16 Mayıs 2011 Pazartesi

5. blogger toplantısı :)

Dün 5. blogger toplantımızı gerçekleştirdik :))
Buluşmaya, sevgili Zeynep ve Burcu ile birlikte gittik.

Bu sefer organizasyon sahipleri tatlı mı tatlı Sevil, Zeynep ve Yasemin 'di...

Her zamanki gibi, çok güzel, çok kalabalık ve enerji dolu bir ortam ile karşılaştım, zaten her seferinde aynı şeyi düşünüyorum; nasıl oluyor da her seferinde bu kadar enerjisi yüksek oluyor bu toplantıların? Sonra da şunu düşünüyorum; bireysel olarak herkes o kadar güzel şeyler ortaya çıkartıyor ki bloglarında, e haliyle herkesin buluşması da böyle enerji dolu oluyor ;)

Buluşma, Anadolu Yakasında Özsüt Atölyesinde oldu. Hep birlikte kahvaltı ettik. Yumurtasından, peynirine, kaymak ve balından, zeytinyağlı zeytinezmesine kadar herşey vardı :) Ama tabii diyette olan ben ne yedim? Ne yedim? Sadece 2 dilim peynir ve ekmek, bir de salatalık ve domates... :( Ama olsun, önemli olan birlikte olmaktı zaten değil mi :))

Bu arada buluşmaya çeşitli firmaların sponsorları da katılmıştı. Yapılan çekiliş sonucu bana Muratbey peynirleri ile dolu bir kutu hediye edildi :))







Ayrıca Vaseline ürünleri ile dolu bir kutu



Ve Elidor şampuan ve saç kremi


hediye edildi. Yani, elim kolum dolu döndüm eve ;)

Hadi bakalım darısı 6. buluşmaya...:)
6. buluşmayı dört gözle bekliyorum ve bu güzel buluşma için Sevil, Yasemin ve Zeynep'e bir kez daha teşekkür ediyorum ;))

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Gelin Hamamı Anıları :)

Daha önce bahsetmiştim sizlere, geçen pazar gelin hamamımız vardı :)

Hamam için tercihimiz Çemberlitaş Hamamı oldu :)




Daha önce yani seneler önce küçükken annemle hamama gitmiştim bir kere. O yüzden tamamen yabancı değildim bu olaya fakat tabii ki detaylarını unutmuştum.
Bilmiyorum sizin hamam deneyiminiz var mı?
Biz çok eğlendik, tabii ki 6 kız gitmiş olmamızın da payı büyük ...:)

Hamamda neler mi yaptık?;)
Önce bize verilen odada hazırlandık; zaten gelin adayımız bize içinde peştemal, şampuan, kese ve liften oluşan
küçük paketler hazırlamış. Her birimizin paketinin üzerine de özel birkaç cümleden oluşan kartcıklar eklemiş :)
Görünce nasıl mutlu oldum anlatamam :)



Neyse odada hazırlandıktan sonra içeri geçtik. İlk etapta o kadar sıcak geldi ki, normalde gelin hamamı adı altında gitmiş olmasak, panik olup hemen çıkardım, ama durum farklı olduğundan kendimi sakinleştirdim ve göbek taşının etrafındaki odacıklardan birine geçtik. O odacıkta 3 kurna vardı, sanki bize özel kiralamış gibiydik :) Daha sonra bizi göbek taşına aldılar, yan yana uzandık, nasıl eğlendik, nasıl güldük tahmin edebilir misiniz bilmiyorum :) Keseler,masajlar derken o vakit nasıl geçti anlamadık :)

Çıktıktan sonra havlulara sarılı biçimde bir dış avluya geçtik, birer içeçek aldık ve dinlenmeye başladık. Sohbet muhabbet derken iyice dinlendik...O sırada kızlardan biri sürpriz kına getirmiş yanında, geline sembolik kına yaktık ama dediğim gibi sembolik hatta o kadar ki şu anda geçti bile...Ya biz yapamadık, ya da gerçekten çok az tuttuk elimizde :)

Bu arada belirtmeden geçemeyeceğim, hamamda bir bizim ekip vardı, bir de başka bir gelin ekibi vardı, onun dışında herkes ama herkes turistti...Zaten Çemberlitaş'ın turistik olduğunu biliyorduk ama turist sayısının bu kadar fazla olacağını hiç düşünmemiştim...
Bütün ritüellerden sonra giyinmeye çıktık ve gelin hamamımız böylece son buldu :))

İnanın tenimiz bir başka parladı yani evde yıkanmaya vs hiç benzemiyor, yumuşacık olup çıktık :)
Eğer denemediyseniz mutlaka deneyin derim hatta bizim gibi kalabalık gidildiğinde çok eğlenceli geçiyor, biz çok eğlendik,aklınızda olsun bakalım ;)




(Resimler cemberlitashamami.com.tr'den alınmıştır)

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Selahattin Duman'a Açık Mektup

Aslında bugün bambaşka bir konu paylaşacaktım blogumda ama gün içerisinde bir olaya o kadar sinirlendim ki, bugünü bu konuya ayirdim.
Selahattin Duman 8.5.2011 tarihinde öyle bir yazi kaleme almış ki, kayıtsız kalmak mümkün değil...

Önce yazıyı okuyun, sonra da benim kendisine yazdığım maili...
İşte yazının linki; http://haber.gazetevatan.com/Haber/375922/1/Gundem

Bakalım mailime cevap gelecek mi?
Eğer gelirse burada sizlerle paylaşacağım...

İşte bu da benim Selahattin Duman'a yazdığım mail;

Ben sizin kitaplarinizi okuyarak buyudum. Kitaplarinizdaki detaylar hala aklimda. Gerek Fatih Sultan Mehmet’in burnuna kilif olacak burnunuz, gerek o zamanlar adi Pasha olan kulube gitmek mi yoksa parayi repoya yatirmak mi, butun bunlara gulerek,sizi severek buyudum.


Sizi severdim, gercekten…Ama gecen gun oyle bir yazi kaleme almissiniz ki, okuyunca ne hissettim biliyor musunuz? Hayal kirikligi…Evet, kizdim, hem de cok kizdim ama hayal kirikligi daha agir basti, inanin…

Kopeklerle iligli olan yazinizdan bahsediyorum;8.5.2011 tarihli, "Kopeklerin Saltanati Uzerine Bir Dertname" baslikli yazinizdan...Bu yaziyi inanin herhangi biri yazsa, sokaktan biri bu cumleleri kullansa aman canim der gecerdim belki ama siz, toplumun aydin kesimini temsil ediyorsunuz, siz eli kalem tutan birisiniz,siz yazilarinizi hergun merakla bekleyen okuyuculara sahip bir yazarimizsiniz. Nasil boyle bir yazi yazabildiniz inanin bilmiyorum. Bu yaziyi da bu yuzden yaziyorum. Sizden gercekten bir cevap bekliyorum. Bu mailimi okur musunuz bilmiyorum ama eger okursaniz lutfen beni aydinlatin olur mu?

Sokak kopeklerinden rahatsiz oldugunuzu belirtmissiniz, hem de asilari tamam olan kupeli kopeklerden rahatsiz oldugunuzu hatta cevredekilerin de rahatsiz oldugunu, cocuguna “kopekten korkma,sakin kacma”diyen bir anneye de sasirdiginizi ifade etmissiniz. Simdi ben size soruyorum; nedir sizi bu kadar rahatsiz eden? Sizin bahsettiginiz o Bebek parkina,ben de esimle her hafta sonu giderim, evet sizin de dediginiz gibi orada hem cocuklar var hem de kopekler…Ne var bunda? Simdiye kadar hic bir kopegin bir cocuga saldirdigini duymadim keza durduk yere (kuduz olmadigi muddetce) saldirmaz da…Zaten kupeli olduguna gore kuduz olma ihtimalleri de yok bu hayvanciklarin. Ee o halde neden yani neden rahatsiz oluyorsunuz? İnsanlar o kadar mi bencil?Siz o kadar mi bencilsiniz?Bazen su,bazen yemek bulamayan bu hayvanciklarin,yasam mucadelesi vermesi,yari ac yari tok gezmesi,insanlarla birlikte ayni yerlerde yasamaya calismasi sizi neden bu kadar rahatsiz ediyor?

Yani illaki bir tarafi tutmak zorunda miyiz? Ya insanlari ya da hayvanlari secmek zorunda miyiz? Cocugu olan her anne kopeklerden nefret mi etmeli? Rahatsiz mi olmali? Veya kopek besleyen biri,cocugunu parka getiren anneden mi rahatsiz olmali? İllaki olumune insanlari sevip hayvanlari oldurmeli miyiz? “Belediyeler toplayip sonra birakiyor” demişsiniz, ne yapsalardi? Bu kopeklerin oldurulmesini mi istiyorsunuz? Belediyelerin bu kopekleri ne sekilde oldurdugunu biliyor musunuz? Hic merak edip ilgilendiniz mi? Eminim bilmiyorsunuzdur, ben soyliyeyim,ben cok iyi biliyorum cunku benim evde besledigim terrier cinsi kopegim, belediyenin sokak kopeklerini oldurme amacli attigi zehirli etleri yiyerek, kollarimizda can cekise cekise, kasila kasila, gozlerimize baka baka oldu…Bu mudur istediginiz? Bu mudur sizin vicdandan anladiginiz? Bu mudur sefkatiniz? Yoksa siz sadece bu hisleri insanlara besleyenlerden misiniz?

Bu yaziyi kaleme almissiniz evet ancak ben yazinizda bir cozum onerisi goremedim.

Yaziniz oyle bir yazi ki,sizi okuyan birkac kendini bilmez eminim hemen belediyeyi arayacak hatta belki aramistir bile ve o kopekler toplatilacak. Toplatilip benim anlattigim gibi oldurulecekler…Bu mudur istediginiz?

Dedigim gibi yaziyi yazip ortaya birakmak kolay, madem bunu yazdiniz, siz soyleyin bakalim,bu hayvanlar nerede yasasin?

Mailinizi gercekten, gercekten sabirsizlikla bekliyorum.

Selin Ergecer



6 Mayıs 2011 Cuma

Gelin Hamami :)

Daha once blogumda bahsetmistim; kizkardesim dedigim arkadasim Misirli biriyle evlenip, Misir'da yasayacak demistim :) hatta dugun de Misir'da olacak diye de eklemistim :))

Bu pazar bizim icin onemli bir gun cunku bu arkadasimin gelin hamami var :))
Nasil olur, neler yapilir hicbir fikrim yok, tek bildigim kiz kiza yine deli gibi eglenecegimizdir :))

Siz biliyorsaniz benimle paylasin olur mu?
Bilen var mi; nasil olur gelin hamamlari? :))))))

Haa bu arada hamam detaylari haftaya postumda ;)

Herkese iyi haftasonlari :))

3 Mayıs 2011 Salı

Bonnyfood :)

Geçenlerde keşfettim Bonnyfood'u...

Çiçekten farklı, ama çiçek gibi güzel görünümlü,
çiçeğe alternatif bir hediye düşündüğünüzde,
inanın Bonnyfood çok ama çok güzel bir seçim :)

Tamamen meyveden oluşan buketleri olduğu gibi,
çikolataya batırılmış meyve buketleri,
kek buketleri, kurabiye buketleri
ve
hatta marshmallow buketleri bile var :)

İşte bu meyve buketi;




Ve bu da çikolataya batırılmış çilek ve muzdan oluşan buket;



Bence denemelisiniz hatta belki anneler günü için bile iyi bir seçim olabilir, ne dersiniz? :))
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...